En büyük özelliği katilimiz olan Lana'nın tarafından bölümleri okurken cinayetleri, FBI ajanımız olan Logan'ın tarafından okurken de olayın polisiye kısmını okuyor olmamız. Ve tabii aralarında zavallı Logan'cığımızın bilmediği bir "düşmanlıktan doğan aşk" oluşu.
O kadar akıcı ve merak uyandırıcı ki, uzun zamandır böyle keyifli bir seriye rastlamamıştım.
Ve o son neydiiiii!!!! Her kitabın sonu cliffhangerla bitiyor resmennnn...
Garip bir şekilde, içeri girdiğimde müzik çaldığını duyuyorum. Açık bırakmış olmalıyım. Kapıyı kapatıp kilitledim.
Tam köşeyi döndüğümde, bir şey yüzüme çekiç gibi çarpıyor ve acı dolu
bir çığlık atarken duvara savruluyorum. Anahtarlarım ve telefonum ellerimden
fırlayıp yere düşüyor ama ses uzak bir yankıdan öteye geçmiyor.
Gözlerim karanlığa alışamadan, bir kol boğazıma yapışıp beni boğuyor, bu sırada sersemlemiş başım hala patlayıcı acının etkisiyle
sersemlemeye devam ediyor.
Elim yukarı fırlıyor, bir şeyle bağlantı kurmaya çalışıyor ama güçlü
bir mengene bileğimi kavrıyor ve acı verici bir şekilde büküyor.
"Alıngan. Bunu sevdim. Ve çok güzel. Ajan Bennett onları iyi seçiyor."
Karanlıktan gelen derin ve uğursuz bir ses kanımı donduruyor. Sadece bir ışık parıltısı benimkine çok yakın olan kötü niyetli gözleri aydınlatıyor.
"Sonunda seni yapayalnız bıraktı. Söylesene prenses, Karabasan'dan Korkuyor musun?"