Elem geçer dedik amma hakikât öyle değil Zevâli yok gâm-ı aşkın bu mihnet öyle değil Hudûtsuz düvel olmaz fakat senin hüsnün Hudûda sığmıyor aslâ bu devlet öyle değil Olur mu hiç gîrân ey ser piyâle nûş-i cemâl Humârı olmaz o câmın o işret öyle değil Kopunca bir teli bağlansa da düğümlü kalır Dokunma gönlüme şart-ı muhabbet öyle değil Zamân gelir bıkılır mâhlardan Ey Mûhyî Fakat o mihre doyulmaz o âfet öyle değil Muhyiddin Raif Yengin
Sayfa 68 - Mustafa Melih Erdoğan*Kitabı okudu
Geçen bir şey varsa onun adı zaman.
Sayfa 68 - Mustafa Melih Erdoğan*Kitabı okudu
Reklam
Cemal Süreya'ya göre, kendi dönemi hesap edilirse, Türk şiirinin en yoksul üç şairi şunlardır: Kendisi, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç.
Sayfa 66 - İdris Ekinci*Kitabı okudu
Şiir, Süreya için bir başarı nesnesi de değildir, o daha çok bir varoluş frekansı oluşturmuştur şiirle: "Şiirde başarı kazanmayı hiç düşünmedim. Aslında hiçbir konuda başarı kazanmayı düşünmedim. Şiir ne benim için? Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım ve kendimi hiçlemeyi bilişim.. Daha önemlisi, yazgım olarak da görüyorum onu." (s.120-121)
Sayfa 65 - İdris Ekinci*Kitabı okudu
Dilin insana sağladığı imkân belki de yeryüzü hikâyesinin omurgasını oluşturur. Varlığın görünür kılındığı nokta dil ile temas ettiği noktadır. İçimizdeki bütün duygular da bu gerçekliğin sınırları içinde kendine bir yer bulurlar. "Şiir duygularla değil sözcüklerle yazılır." (s.112) derken Süreya, dilin şiirle buluştuğu zirveye atıf yapar. Duygular her ne kadar insanı harekete geçiren temel saiklerin en kuvvetlisi olsa da şiir devreye girince dilin vazgeçilmezliği bir adım öne çıkar. O sebepten Cemal Süreya açık ve net bir ifadeyle şu cümleleri kurar: "Şiir dil işidir. Dilde yangınlar yaratmak sanatı." (s.123)
Sayfa 64 - İdris Ekinci*Kitabı okudu
Coştum, koşup koşup yorulduğum aralıklarda ağlamak aradım. Gülmek ölmüştü, ağlamak aradım. Söz ölmüştü, susmak aradım. Yaşamak ölmüştü, ölüm aradım.
Sayfa 32 - yavuz altınışıkKitabı okudu
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.