Bir işi farkında olup yapmakla, farkında olmadan yapmak siyah ve beyaz arasındaki fark gibidir.
“Yerde gökte ne varsa Allah'ı zikrederler” düsturunca, eşref-i mahlukat diye anılan insan bu hâle daha yatkındır. Çünkü farkında olsan da olmasan da nefes alıp vermektedir.
Bil ki Allah lafzının başındaki elif ve lâm, harflerinin belirtme takısıdır. Sonundaki he harfinin zat ismi olduğunu söylerler. Nefes alıp verirken çıkardığın “h” desi Allah lafzının sonundaki “he” sesidir. Böylece farkında olsan da olmasan da alıp verdiğin her nefeste Allah diyorsun.
İnsanın nefesinin farkında olması bilinçli bir zikir hâlini doğurur. Öyle ki kişi, nefes alıp veriyorum diye düşünmez, Allah diyorum diye düşünür. Böylece her an Allah'ı zikretmekle zamanı geçer. Allah'ı zikreden insan gafletten ve isyandan her an kendini korumuş olur.
Sevdiklerimiz vefat ettiği zaman bu kadar çok üzülmemiz belki de onların bu dünyadan göçüp gitmelerinden değil de, onlarla doyasıya geçiremediğimiz zamanın ellerimizden yitip gitmesindendir.