Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asena Acar

“Torun ne diycem?” “Buyur dede?” “Ben nasıl ölücem?” (…) “Kalp krizi geçirdim stent taktılar. Kalp kapakçığı yamuldu yeni kapak taktılar, ritim bozuldu kalp pili taktılar. Az zorlayınca kendimi, ötüyor bu pil. Hemen ambulansı arıyorlar, geliyor olduğum yere. Eskiden ölmek kolaydı şimdi mesele oldu! Ben nasıl ölücem?” “ Dede ağzından yel alsın, tamam kapatalım bu konuyu.” “Hayır konuşalım bu konuyu. Namazlar tam, zamanında kılamadıklarımın kazasını da kıldım, oruçları hiç aksatmadım, iki defa hacca gittim, param pulum varken zekatları sadakaları aksatmadım, üzerimde bildiğim kul hakkı da yok, harama hiç uçkur çözmedim. Lan resmen 80 yıldır devreden sayısal tutturdum, kupon bozdurmaya gidemiyorum. Bir ölsem yırttım ama nerede bende o şans!”
Reklam
“Anne, dedem yorganın içine girmiş! Nevresimi içine girmiş adam!” “Baba yine mi ya?” “Ne demek yine mi? Daha önce de mi yapıyordu? Dede onu üzerine örtücen, içine niye giriyorsun? Dedemi yorgan zannedip üzerime örttüm anne, günah yazılır mı?”
“ Dede bu ne? Mezar taşı resimleri var bunda? Mezartaşı katalogu mu aldın? Dede gözünü seveyim yapma etme, mezar mı bakıyorsun sen?” “ Ev mi bakayım bu yaşta? Araba mı bakayım? Benim ilgi alanım da bu. Kaç yıldır 80 yaşındayım bilmiyorum torun. 80’den sonrasını saymaya gerek yok, geri sayımdayım dedim ama işte insanın her istediği olmuyor hayatta.”
Sayfa 128Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
(…) Çoban bıyık altından güldü, tuttu elimi. Öyle bir sıktı ki bağırıp ağlayamadım bile, beynime sinyaller gidince başka hiçbir acıyla eşleşmediği için beyin karşılık vermedi. “Bırak bırak hiç dokunma, garip bir şey bu.” dedi. Anlamadı bunun bir tür acı çeşidi olduğunu merakla bekledi, refleks olarak bile çekemedim elimi. (…)
Sayfa 125Kitabı okudu
Nasıl beceriyordum da öğrendiğim her dini bilgiyi dünyama alet edebiliyordum. Benim yaptığımı toplu halde yapan kavimler yok edilmişti, ibret de almıyordum hiç.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Kendini sevinçle, Kendi kapında, kendi aynanda Karşıladığı gün gelecek Ve her biri diğerini selamlayarak gülecek Ve diyecek ki otur. Bir şeyler ye. Bir zamanlar sen olan o yabancıyı yeniden seveceksin.
Kuş havada Tehlike ışıklarının üstünde Bihaberliğin irtifasında uçuyordu Ve mavi anları Çılgınca deniyordu Kuş, ah, sadece bir kuştu
Sayfa 263Kitabı okudu
“Şimdi” diye düşündü, “bir küçük ev olmalı, sıcak… Bir de şu deminki gibi çabuk kızaran soyundan, hanım hanımcık, şirin kanlı bir yavrucak. Gerisi vallahi fasa fiso… Bütün perdeleri indirirdim yağmuru görmemek için…”
Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmaya arzulamaz.
Reklam
Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
Çömlekçinin bir kez çevrilen kasnağı nasıl uzun süre dönüp durur, ancak yavaş yavaş yorulup dönmesine son verirse, Siddhartha’nın ruhunda da çileciliğin kasnağı, düşünmenin, ayırt etmenin kasnağı uzun süre dönmesini sürdürmüştü; hala da sürdürüyordu, ama yavaş dönüyordu artık, duraksayarak dönüyordu ve durması yakındı. Yavaş yavaş, can çekişen bir ağaç gövdesine rutubetin yavaş yavaş sızması, onu çürütmesi gibi, dünya ve miskinlik de Siddhartha’nın ruhuna yavaş yavaş sızmış, onu doldurup ağırlaştırmış, onu yorgun düşürmüş, onu gözünden uyku akar duruma sokmuştu. Ama buna karşılık duyuları bir dirimsellik kazanmış, pek çok şey öğrenmiş, pek çok şey görüp yaşamıştı.
Sayfa 80 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Zeze, Kara Panter nerede?” Nesnelere inanmadan her şeye yeniden başlamak güçtü. Gerçekten varolan şeyleri ona söylemek istiyordum: ‘Küçük budala, kara panter hiçbir zaman olmadı. Çorbasını içtiğin kart bir siyah tavuktan başka bir şey değildi o.’ “İki aslandan başka bir şey yok Luis. Kara Panter, Amazon ormanlarına tatile gitti.” Hayallerini olabildiğince uzun süre korumak daha iyiydi.
Sayfa 203 - Can Yayınları