Biz yine ahşap masanın arkasını nasıl olsa kimse görmez diye kötü bir tahta parçasını koymak yerine kimse görmese bile en güzel tahta parçasını koyalım...
Koyalım ki şu çağda insan olarak ve kendin olarak kalabilmek muradına bir nebze olsun yakışalım..
Halifelik adayının kendinde barındırması gereken yedi özelliği Mâverdî şu şekilde sıralamaktadır.
1)Adalet sahibi olmak.
2) İslam geleneği bilgisi ile içtihat derecesinde ilme sahip olmak.
3)İyi duyma, görme ve konuşma yeteneğinin bulunması.
4)Sağlam vücut uzuvlarına sahip olmak.
5)Halkı yönetme basireti ve yeteneğine haiz olmak.
6)Halkı korumada ve düşmanla savaşmada cesaret sahibi olmak.
7)Kureyş ailesine mensup olmak..
Osmanlı Hanedanı'nın şiir vadisindeki temsilcileri, elbette baba-oğul Fatih Sultan Mehmed Han ile Cem Sultan' dan ibaret değildir. Yavuz Sultan Selim Han'ın " Bir gözleri âhûya zebûn" oluşundan, Kanuni Sultan Süleyman Han'ın "Olmaya devlet cihanda bir nefes Sıhhat gibi " deyişine, oradan Sultan İkinci Selim Han'ın " Ateş kesilür geçse sabâ gülşenimizden" diye odlare yanan gönül bahçesine uzanacak bir yazı, bu sahifelerde bize ayrılan hacmi, ziyadesiyle aşar..
Siyasi ikbalin süslediği, ihtirasların ne kadar mânasız ve de lüzumsuz olduğunu bu şiirdeki:
"Bir kılına verseler vermezdim Oğuz Han'ımın,
Genc-i Kârun ile bin milket-i Osman felek..."
beyti, ne güzel anlatıyor. Ama iş işten geçtikten sonra ve Oğuz Han'a kıyıldıktan sonra..
İlk önce şunu unutmayalım: Erken yaşlarda temeli sağlam atılmayan her ilişki sonradan sağlıklı bir şekilde gelişemiyor. Okul öncesi dönemden başlayarak çocuğuyla güvene dayalı bir ilişki, sağlıklı bir diyalog kuramamış bir babanın sonraki yıllarda pat diye bu eksiği kapatması oldukça zor oluyor.
Anadolu coğrafyasında hazırlanan anonim bir satır arası Oğuzca sözlükte "Türk" kelimesinin; "köylü, göçebe, kır insanı, şehirden uzak, çadır veya barakada yaşayan" (Türklik) kelimesinin ise "köylülük" , kır hayatı ve çadır hayatı manasında kullanılmış olması oldukça dikkate değerdir...