Salih Yavru

404 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Arabulucu
ArabulucuÇağlayan Babacan
9.7/10 · 7 okunma
Reklam
Newton’da elma, Freud’da arzu, Jung’da rüya, Piaget’de çocuklar, Darwin’de Galapagos kaplumbağaları, Marx’ta İngiltere fabrikaları bir saplantı değildi. Bu kavramların altında yatan gerçekleri öğrenmeye dair tutkulu birer meraktı.
20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Erving Goffman der ki, hepimiz günlük hayatın sahnesinde rol yaptığını unutmuş birer oyuncularız. Hatta farkında olmadan oynadığımız bu rolü kavramsallaştırarak “dramaturji” adını vermiş. Düşün bir yöneticisin, sabah masanda otururken yönettiğin insanlardan biri gelip “Abi nasılsın” dedi. Senin de dürüst olacağın tuttu ve gerçeği söyledin: “Nasıl olayım, akşam oğlan gecenin bir yarısı gelip bizim yatağa girdi, ben de salonda rahatsız bir çekyatta kedi ile sabahladım. Tuttuğum takım da yenildi, akşam da kayınvalidemler yemeğe geliyor, bir de sabah sabah senin gibi bir yağcı ile sohbet etmek zorunda kalıyorum, nasıl olayım logar kapağı gibi hissediyorum” dedin. Nasıl olur ilişkilerin bir düşün.
Sayfa 158Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Siyasi görüşlerin savunucuları; kamuoyunda bu açıklayıcı yaklaşımı sevmezler. Çünkü cehaletlerini gizlemek, taraftarlığın yumuşamasını önlemek ve uzlaşmayı engellemek isterler. Bu yüzden politikacılar ve çıkar grupları hep kutsal değerler üzerinden konuşurlar. Çünkü açıklayıcı konuşma onlara oy ve para kazandırmaz. Kutsal değerler bilgi alanını hep daraltır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Clint Eastwood bir seferinde demiş ki “Aşırılık çok kolay. Bir görüşünüz var ve hepsi bu. Bu, çok da düşünmeyi gerektirmez”
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Llyod haklı olmalı, yoksa soğuk savaş döneminde, David Lynch’in meşhur dizisi Twin Peaks’te katilin kim olduğunu merak eden Gorbaçov, Amerikan başkanını arayıp katilin kim olduğunu sorar mıydı?
Dr. House’ın bastonu; Chuck Norris’in sakalı, Leon’un çiçeği, Komiser Columbo’nun yaz-kış giydiği bej, kırışık pardösüsü; Rambo’nun bıçağı, Jedi Şövalyeleri’nin ışın kılıcı… Sinemada yönetmenler kahramanları görsel olarak zihnimize kazımak için onlara ayırıcı görsel bir nitelik verirler. Tekrar soruyorum, senin diğerlerinden ayıran görsel olarak farkın ne?
King Speech filminde hepimiz kekeleyen kral George’ı izlerken kelimelerin neden otomatik olarak ağzımıza geldiğine anlam veremiyorduk. Açıklaması basit: Einfühlung.
Bir köpekbalığı tarafından yenme ihtimalimiz Hindistan cevizinin kafamıza düşüp bizi öldürme ihtimalinden daha azdır. Ama Jaws gibi filmler çoktan bu korkumuzu somatik bir işaretleyici haline getirmiş
Norman Mailer’ın aynı adlı romanından sinemaya aktarılan Amerikan Rüyası filminde eşler arasında geçen aşağıdaki diyalog da “hatırlama” konusunda erkek ve kadın arasındaki uçurumu göstermesi bakımından oldukça düşündürücüdür: Adam: Boşanmak mı istiyorsun? Kadın: Sanırım öyle. Adam: Bu kadarcık mı? Kadın: Bu kadarcık değil hayatım, bunca şeyden sonra.
Reklam
Sütün sunduğu gizli doyumlar üzerine yapılan bir araştırma ilginç sonuçlara ulaştı. II. Dünya Savaşı sırasında limitlerinin son noktasına kadar zorlanan askerler ve yine gastro-intestinal (sindirim sistemi) rahatsızlıkları belirtilen askerler de ortak bir özellik sergiliyorlardı: Hepsi süt içmek için çıldırıyordu. İşin daha da ilginç yanı evinden mesafe olarak uzak askerlerdeki süt içme aşkı, evlerine yakın olan askerlerden kat be kat fazlaydı. Araştırmacılar, süt içme isteğini doğuran asıl şeyin sütün taşıdığı besin değeri olduğu düşüncesini destekleyecek hiçbir kanıta rastlamamışlardı. Bu konudaki araştırma şu cümlelerle bitiriyordu:
Başarılı propagandacılar “zamanın ruhunu ifade eden mitleri” kullanarak propaganda çerçevesini oluştururlar. Örneğin Goebbels, ırk üzerine yaratılan Nazi mitolojisi ile çerçeveleme yapmış; Bernays, seçkinlerin iyimserliği mitinin desteklenmesi şeklinde çerçeveleme yapmış; reklamcı Ogilvy, ürünleri nostaljik ve sofistike mitlerle ilişkilendirerek çerçevelemiş; Başkan Reagan’ın efsanevi danışmanı Deaver, Reagan’ı hür dünyanın kahramanı olarak çerçevelemiştir.
Resim