Bir bakan ağzıyla konuşur
Dolaşır burnu havada
Köylü babasını unuttu
Buldu kendine yeni atalar
Hacimli bir gazete gibi düşünür
Varsa yoksa gelsin paralar
Yatarken bile önemli adam...
Altay Türklerine göre, «Kara Han, yerin göbeğinde dokuz dallı bir ağaç yaratmış ve her dalın altında bir adam halk etmiş. Bütün insanlar bu dokuz atadan vücude gelmişler.» Türklerde «Dokuz Atalı» tabiri meşhurdur. Şüphesiz, atalar dokuz olduğu zaman, uruklar da dokuzdu. Semanın dokuz katındaki dokuz Tanrı, sağ - koldaki dokuz batnın ataları yani lâhutî mümessilleri idi. Sonradan Tanrılar da. Yer - Sular da 17'ye bâliğ oldular. Bunlar gibi, urukların sayısı da 17 oldu.
– Ana, atalar uşaqlarını çox istədikləri üçün onların şəklini pulqabıya qoyurlar, hə? – deyə, məsum bir maraqla soruşdu.
– Hə, oğlum. Uşaqlarını çox sevdiklərinə görə və bir də, evli olduqlarını unutmasınlar deyə... – Həmidə ərinin eşitməsi üçün ucadan belə deyib, güldü. Toğrul sual dolu məsum nəzərlərini anasından çəkmirdi. – Atanız sizin ikinizi də çox sevir. – Həmidə onun başını sığalladı. – Siz onun üçün bu dünyada hər şeydən qiymətlisiniz...
"Dinsizin hakkından imansız gelir" sözü yanlış... diyordu şair arkadaşım, - Neden? diye sordum.
- Yanlış, dedi, yanlışlığı tecrübeyle sabit... Bu atalar sözünü şöyle düzeltmeli: "Dinsizin hakkından gelse gelse imanı çok kuvvetli olan gelir."
Millî şuurun uyanık olduğu yerlerde doktorlar sahte rapor vermez. Okula gelmeyen öğrenci hastaydım diye yalan söylemez. Millî şuurun olduğu yerde hiçbir zaman yalan söylenmez. Kadınlar ve erkekler aşkı, millet ve vatan duygularından üstün tutmaz. Sancak kutlanır ve saygı görür. Milli renkler her zaman ululanır. Bayrak katlanmak için bile yere değdirilmez. Atalar mezarlarında hayvanlar otlamaz ve hele fâhişeler ve yabancı kanı taşıyanlar orada zina yapacak kadar müsâmaha görmez. Küçük büyüğün, öğrenci öğretmenin, memur amirin aleyhinde söz söylemez. Kadınlara saygı gösterilir. Kadınlar kokotloşmaz.
Bir eski atalar sözü bize şöyle diyor: “İşini bil, aşını bil, eşini bil!" Bu ilkeye gönderme sosyoloji de bize böyle diyebilir: "Milletini tanı, ümmetini tanı, medeniyetini tanı!"
"Karlarda yatarlar şerefli şanlı
Kimisi vurulmuş nur yüzü kanlı
Kimisi nevcivan, taze nişanlı
Boynu buruk, melül, gözü yoldadır..
Yollara düşenin gelmedi sesi,
Analar ah çeker atalar yası.
Yad değil bunlar hep ciğer paresi
Acep bilen var mı ne ahvaldedir."
Bir Tereddüdün
Romanı'nda Peyami Safa kahramanına şunu söyletir: ''Eğer bir adamın hayatında duyduğu haz ve keder yekunları hesap edilecek olursa görülecektir ki hiç kimse kimseden daha fazla ne mesut ne de
bedbahttır. Hepimiz kahkahalarımızı gözyaşlarımızla ödüyoruz ve bu hususta bir dilenci bir milyarderden farksızdır. Çok gülenin çok ağladığını söyleyen atalar sözü de bize heyecanlarımız arasındaki
dengeden doğan bu büyük eşitliği bildiriyor. Bunun için geçici hazlar ve kederler istisna edilirse, insanlar arasında devamlı bir saadet
ve felaketten bahsedilmesini bile fazla bulanlardanım. "
Giderek artan sayıda Müslüman entelektüel gelenek adı altında onlara intikal eden birçok uygulama ve düşünce biçimlerinin kısır ve değişmez hale geldiği ve hem sosyal hem de bilimsel ilerleme yolunda bir engel teşkil ettiğine dair inancın hem içinden hem de dışından gelen eleştirilere katılıyordu. İslam'ı tümüyle reddetmek ve Batı'yı