1876 Anayasası olarak da bilinen Kanun-i Esasi, aslında padişahın
egemenlik haklarına bir kısıtlama getirmiyordu. Yürütme yetkisini
tümüyle elinde tutan padişah, Sadrazam ve vekilleri (bakanları)
istediği gibi atayıp görevden alabiliyordu. Meclisin vekiller üzerinde
denetim yetkisi yoktu. Padişah, istediğinde meclisi kapatma ve
yeniden seçimlere götürme yetkisine de sahipti. Ayrıca padişah,
"kamu yararı için" gerekli gördüğü kişileri sürgüne gönderebilirdi.
Kanun-i Esasi uyarınca iki kanatlı bir parlamento oluşturuldu.
Üyeleri seçim yoluyla belirlenen meclise Meclis-i Mebusan, üyeleri
atama yoluyla belirlenen meclise de Ayan Meclisi deniyordu. İki
meclisin oluşturduğu parlamento Meclis-i Umumi (Genel Meclis)
olarak adlandırılmıştı. Ayan Meclisi'nin başkan ve üyeleri doğrudan
padişah tarafından atanıyordu. Anayasaya göre Genel Meclis
padişahın buyruğuyla kasımda açılıyor, mart başında çalışmalarını
tamamlıyordu . . .