Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sizin işiniz yalnızca vermek, onlarınki yalnızca almak. Sizinki üretmek, onlarınki tüketmek. Size hiçbir karşılık ödenmemesini sağlamak. Ne maddî ne de manevi olarak. Ne servet, ne takdir, ne saygı, ne de minnet. Sizin hattınızda yolculuk ederken sizinle alay etsinler, size küfretsinler diye. Çünkü size hiçbir şey borçlu değiller. Parasını sizin ödediğiniz şapkalarını başlarından çıkarmak zorunda bile değiller. Bu muydu istediğiniz? Bundan gurur duyar mıydınız?”
Çalışmalarımızın karşılığında tek ödül olarak o gri işkenceyi, bizde tiksintiden başka bir şey uyandırmayan insanları seviyormuş gibi yapmayı kabullenmeyi, görevimiz hâline getiren de kim? Kayaları, metalleri eritip kendi amacımıza hizmet ettirmeyi başaran bizler, insanlardan kendi istediğimizi almaya neden çalışmadık?
Reklam
“..lanetlenmenin de dereceleri varsa, hizmetini kaba kuvvete sunan fizikçi, herhalde dünyadaki en uzun menzilli katil sayılır.”
“Bunca yüzyıllık akılsızlığa tapınma sırasında insan nesli hangi duraklamalara tahammül etmeyi seçmişse, hangi tür gaddarlıklar uygulanmışsa, hepsi aslında, buğdayın su verilirse büyüyebileceğini, kavisli dizilen taşların bir ark oluşturacağını, ikiyle ikinin dört ettiğini, işkencenin sevgiye hizmet etmediğini ve hayatın yıkımla beslenemeyeceğini görebilen insanlar sayesinde sürebildi. “
dünyada en çok bulmak istediği insanın o olduğunu düşünüyor. Motoru icat edeni bulmaktan bile çok istiyor onu bulmayı. Onu, ilk gördüğü yerde vurup öldürmeye hazır olduğunu söylüyor. Bu uğurda kendi hayatını feda etmeye hazır olduğunu, ancak önce onun hayatını kendi eliyle sona erdirdiğinden emin olmak istediğini söylüyor...Çünkü o gelmiş geçmiş en kötü insan. Dünyanın beynini boşaltıp yok eden biri...
Nihayet kitabı okumama sebep olan paragrafa geldim :)
Ülkede başıboş dolaşan bir yok edici var, temel direkleri birer birer kesiyor, sonunda yapının başımıza çökmesini sağlamaya çalışıyor. Acımasız bir yaratık, akla sığmaz bir amaçla harekete geçmiş durumda...
Reklam
"Dev bir ihanetti bu...Korkunçluğu da, neye ihanet edildiğinin anlaşılamamasıydı. Kendisine değil, onu biliyordu."
Sayfa 24 - Plato Film Yayınları 2006 Çeviri: Belkıs Çorakçı Dişbudak (PDF)Kitabı okudu
“Bu neden o kadar şaşırtıcı olsun? İnsanlık tarihi boyunca hiç greve gitmemiş bir tek tür insan var. Diğer türlerden ya da sınıflardan insanların hepsi, istedikleri zaman durmayı denediler, dünyaya taleplerini sundular, biz olmazsak olmaz diye iddialarda bulundular...yalnızca dünyayı omuzlarında taşımakta olanlar yapmadı. Onu canlı tutmayı sürdürdüler, karşılığında yalnızca işkence sunulmasına rağmen, insan nesline arkalarını asla dönmediler. Eh, şimdi sıra onlarda. Bırakalım, dünya onların kim olduğunu anlasın. Kim olduğunu, neler yaptığını, onlar çalışmazsa neler olacağını. Bu, akıllı insanların grevi..”
Sayfa 1989
“Kendinize bir sorun, cennet ve büyüklük rüyasının bizi mezarlarımızda beklemesine izin vermemiz mi gerekli, yoksa bu, şimdi ve burada, dünyadayken mi bizim olmalı?”
Sayfa 1981
Önsöz
"...açık veya örtülü bir şekilde, yetenekli olanın ahlaki görevinin yetenekli olmayana hizmet etmek ve kendini herhangi birinin ihtiyaçları için feda etmek olduğunu öne sürerek, aklı ödüllerinden mahrum bırakmayı talep etmek hâlâ baskın bir eğilim.." (Turgay CİNER, Kasım 2005, İstanbul)
Sayfa 6 - Plato Film Yayınları 2006 Çeviri: Belkıs Çorakçı Dişbudak (PDF)Kitabı okudu
Reklam
Önsöz'den :
"....birey, akıl sahibi bir varlıktır ve hiçbir kollektivite uğruna feda edilemeyecek, kurban edilemeyecek bir değerdir." (Turgay CİNER, Kasım 2005, İstanbul)
Sayfa 4 - Plato Film Yayınları 2006 Çeviri: Belkıs Çorakçı Dişbudak (PDF)Kitabı okudu
Günlerimiz, hayatlarımız, enerjimiz hangi deliğe akıp gidiyordu? Hangi dipsiz kuyuya, geleceksiz lağıma bedava gömülüyordu? Biz burada başarıları değiş tokuş ediyoruz, başarısızlıkları değil. Değerleri değişiyoruz, ihtiyaçları değil. Birbirimizden özgürüz, ama yine de hep birlikte büyüyoruz. Servet mi, Dagny? Dünyada kendi hayatına sahip olmak ve onu büyütmek için harcayabileceğin bir servet var mı? Yaşayan her şey büyümeli. Olduğu gibi duramaz. Ya büyürüm, ya da yok olurum.
Sayfa 1946
“O bir yazar. Yazdıklarını yayınlatamayan bir yazar. Çünkü kelimelerle oynamanın, zihinlerle oynamak olduğuna inanıyor.”
Sayfa 1940
"Hayır, seni boşamayacağım. Bir yosmayla serüveninin, evimi, adımı, sosyal mevkiimi yok etmesine izin verir miyim sanıyorsun? Hayatımın elimden geldiği kadarını koruyacağım. Senin sadakatin gibi çürük temellere dayanmayan bölümlerini. Sakın umutlanma, seni asla boşamam. İstesen de, istemesen de evlisin ve evli kalacaksın.”
Pazarlık yaparken düşünün
Eğer birinin zevki, ötekinin acısıyla elde ediliyorsa, hiç alışveriş olmasın, daha iyi. Bir tarafın kazanıp, öbür tarafın kaybettiği bir alışveriş...sahtekârlıktır.
805 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.