Düşmanların bulunduğunu hayal ettiği ufka bakıp yumruklarını sıktı öfkeyle. İnsanların ezeli karabasanı olan canavarı görür gibi oldu. Yani birçok kez olduğu gibi, kötülük yine cezasız mı kalacaktı?..
Adalet diye bir şey yoktu; dünya rastlantının ürünüydü; hepsi yalandı, insanoğlu içinde yaşadığı çaresizliği korkmadan taşıyabilsin diye uydurulmuş avuntu sözleriydi.
Uzaklarda, insanları çiğneyip geçen mahşerin dört atlısının nal seslerini duyar gibi oldu. Savaş kılıcını kavramış koca pazılı hayvansı genç irisini gördü; sadağında veba oklarıyla iğrenç iğrenç sırıtan okçuyu; açlık terazisiyle kel kafalı cimriyi; atının üstünde ecelin tırpanıyla ilerleyen cesedi gördü. İnsanoğluna varlıklarını duyuran tek alışılmış ve dehşetengiz ilahlar olarak tanıdı onları. Geri kalan her şey düşten ibaretti. Gerçek olan mahşerin dört atlısıydı...
Sayfa 436 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Rabbimiz “dünya hayatının gelip geçici bir avuntu olduğunu” belirtiyor. Yûnus Emre de bu gerçeği: “Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.” diye dile getiriyor. Bu iki kapılı hana aldanmamak, ona gönül bağlamamak lâzımdır. Efendimiz’in buyurduğu gibi, dünyanın Allah katında bir sineğin kanadı kadar değersiz olduğunu akıldan çıkarmamalıdır.
Gerçeklik denen şeyi felsefe kuşkuyla karşılar: birşeyler görünmektedir, ama kendinde ve kendi için gerçekliği yoktur. Felaket ve olayların çılgın gidişi karşısında bir avuntu söz konusu olabilir. Beri yandan avuntu, olmaması gereken bir kötülüğü olsa olsa unutturur. Avuntunun yeri sonlu şeylerin dünyasıdır. Oysa felsefe bir avuntu değildir: daha fazla birşeydir, felsefe uzlaştırır, haksızlık gibi gözüken gerçekliği us düzeyine yükseltir, onun idede temellendiğini, usun bununla tatmin olduğunu gösterir. Çünkü us tanrısaldır.
Ne çocuklar gibi bir avuntu olsun diye okuyun, ne de muhterisler gibi kendinizi talime zorlarcasına; hayır,
HAYIR; OKUYACAKSANIZ
ŞİFA BULMAK İÇİN OKUYUN.
Özlemini çektikleri saygıya kavuşmak için insanların en sık başvurduğu çare, dine sarılmak oldu. Yönetenlerin zorbalıklari, hakaretleri ve günlük hayatta karşılaşılan zorluklar, dış benliğe değip geçtiğinde, daha derinlerdeki inançların verdiği avuntu, her şeye rağmen, katlanmayi kolaylaştıriyordu. Dinin yetmediği yerde ise, insanlık onurunun muhafazasına önem veren başka inançlar vardı; stoacılık, sosyalizm, liberalizm, feminizm, vb."
Kurulup bir kenara atılan hayaller gibi
Unutulmuştu tüm umutlarda
Kurulmuşlardı avutulmanın tatlı yalanlarına tüm mekânlar
Zaman yorgun..
3 günlük sevdaların 5 günlük avuntularında
Kaybetmişti yüreğini
Yürüdüğü yolların yabancılığında
Emanete bırakıp cesaretini
Bütün sırlarını öğrenmek istemişti esaretinin
Bu tutsaklık belki bedene bi' fazla
Bu avuntu belki yara
Belki de yar'a hepsi bir fazla.
''İktidar yararsız otları tekrar tekrar biçiyor ama kendi hayatına kastetmeden köküne saldıramıyor. Suçlu mahkum ediliyor ama onu üreten makine değil; tıpkı uyuşturucu kullanıcısının mahkum edilip, kimyasal avuntu ve kaçış yanılsaması ihtiyacı yaratan hayat biçiminin mahkum edilememesi gibi.''