"Hiç âşık oldunuz mu? Yani sizin zamanınızda nasıldı, hep savaşta mıydınız?"
"6 Şubat 1920 günü şehir top ve makinalı tüfek salvolarıyla sarsılırken, cephe gerisinde, sokaktan geçen bir kıza eşlik etmiştim."
"Hepsi bu mu?"
"Kalp şeklinde dolu yağıyordu."
"Vay canına?!"
"Kızın adı... şimdi kim bilir hangi mezar taşına kazılıdır. Öptüğüm ilk kız oydu işte."
"Sonra?"
"Hâlâ o ilk öpücüğün etkisindeyim."
"Gerçekten mi?"
"Ve hâlâ onsuz yaşamayı öğrenmeye çalışıyorum."
-Bir şey yap barış olsun. İnsanlar kin ve nefretten uzaklaşsın. Bombalar patlamasın, çocuklar ölmesin.
-Ohooo, bana neredeyse dünyayı düzelt diyorsun...
-Öyle.. Hadi bir şey yap..
"Seni özlediğimi düşündükçe, gücünü yitirmiş bir derebeyi gibi yalnız hissediyorum kendimi. Sessizleşiyorum. Oysa konuşmayı nasıl da sevdiğimi bilirsin. Gece, en güzel uyku şarkılarını söylerken bile, susamazdım. Bilsen biraz sese nasıl da ihtiyacım var. Sadece biraz ses. Taşıyamıyorum bu yalnızlığı, oysa nasıl da çoğul yaşıyordum seninle her şeyi. Şimdi çıkıp gelsen, işte buradayım, desen. Kendimi iyi hissetmem için sadece gülümsemen bile yeter. Yalnız ruhların kalıplarına sıkışmış sözler yazmak istemiyorum. Yedi cehenmem, sekiz cennet olduğunu biliyorum. Bu yüzden, sırf bu yüzden seni bekliyorum. Yoruldum artık. Sözlerimi ayıklayıp, onlarla çoğalmak istiyorum. Gel artık, yalnızlığı sevmiyorum."