Yağmurlardan sonraki sıcak, siper olarak kullandığımız mermi çukurlarına bir denizanası gibi çöktü kaygan, ağır, yıvışık...
Ve işte yazın bu son günlerinden birinde Kat, karavana taşırken vuruldu.
İkimiz yalnızdık. Yarasını sardım. Baldırı parçalanmış gibi. Kemik de kırılmış. Kat acı içinde:
"En son dakikada," diye inliyor. "Böyle en sonunda..."
"Sonun ne zaman geleceği belli değil ki!" diye onu teselli etmeye çalışıyorum. "Kim bilir daha ne kadar sürecek! Sen böylece kurtuldun sayılır!"