Ve seneler geçiyor.
Başbakanlar değişiyor.
Fenerbahçe başkanları değişiyor.
Kadıköy’de maç var.
Sonradan Fenerbahçe başkanlığı koltuğuna oturacak olan Faruk Ilgaz, stada giriş yapmak üzere geliyor. O sırada gözü takılıyor, bilet kuyruğunda bekleyen, yaşı hayli ilerlemiş, bastonlu bir beyefendi görüyor. Dikkatlice bakıyor o da ne ? Bilet kuyruğunda bekleyen beyefendi, Şükrü Saraçoğlu!
Çünkü seneler geçiyor ama, evladına bile avanta vermeyen Başbakan’ın zihniyeti aynı kalıyor; her ne almak istiyorsan, mutlaka parasını ödeyeceksin.
Başbakan Saraçoğlu, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesinin balosuna gidiyor. Müzik tatlı tatlı çalıyor. Bir genç kız Başbakan’ın yanına geliyor dansa davet ediyor. Başbakan reddediyor, böyle olmaz diyor. Ortam buz kesiyor. Kızcağız fena halde bozuluyor, masasına dönüyor. İki dakika sonra...
Başbakan kalkıyor, o genç kızın yanına gidiyor, benimle dans eder misiniz lütfen diyor. Herkes şaşırıyor. Başbakan gülümsüyor, dansa erkek kaldırır, sırf başbakanım diye genç kızımızı ayağıma getirtmem diyor.
(Başbakan’ın ayağına gidip dansa kaldırdığı o genç kız, Feriha Sanerk, Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın emniyet müdürü oldu... Şimdilerde kızlı-erkekliye tahammül edilemeyen Türkiye’de bir zamanlar bunlar oluyordu)
Sene 1946...
Seçim bitmiş, Şükrü Saraçoğlu kendisini milletvekili seçen İzmir halkına teşekkür etmek için, Doğum yeri olan Ödemiş’e gidiyor. Yanında oğlu var. Masa donatılıyor. Haliyle, rakı,bira servisi yapılıyor. Başbakan bira içiyor. Oğlu gazoz içiyor. Ödemiş belediye başkanı soruyor, evladım, yaşın 18’den büyük niye hala gazoz içiyorsun? Başbakan’ın oğlu cevap veriyor, babamın bira içtiği masada bana gazoz içmek düşer diyor. Bunu duyan Başbakan hemen garsona sesleniyor benim birayı kaldır, bir duble Rakı getir diyor... Ki, babanın rakı içtiği yerde, evladı da rakının bir alt kademesi birayı içebilsin diye!
Hoşgörüye bak
Zarafete bak kardeşim.
Babam,Başbakan.
Aynı zamanda Fenerbahçe başkanı.
Ankara’dayız. Fenerbahçe’nin Ankara’da maçı var. Kardeşim ve dayımla birlikte maça gitmek istiyoruz. Ama, havamız olsun diye babamın götürmesini istiyoruz. Babamdan çekindiğimiz için söylemiyoruz, anneme söylüyoruz. Annem, babama aktarıyor, çocukları maça götür diyor. Babam peki diyor. Hep birlikte başbakanlık makam aracına biniyoruz, stada geliyoruz. Şeref tribününe oturup sahayı en güzel yerden seyredeceğimizi düşünürken...
Babam şoföre sesleniyor, şurda dur diyor. Cüzdanından para çıkartıyor,dayıma veriyor;haydi bakalım çocuklar,gişenin önüne geldik,gidin biletinizi alın diyor!
Oğlu anlatıyor bunu
Şükrü Saracoğlu’nun oğlu.
Başbakan,Fenerbahçe başkanı...
“Avanta almayacaksın” diyor.
Alt tarafı bilet...
Evladına bile ayarlamıyor.
“Her ne almak istiyorsan mutlaka parasını ödeyeceksin”diyor.
Suistimalin küçüğü büyüğü olmaz diyor.