Sayfa 112'den başlayıp 114'e kadar olan aktarımda önce Tevbe suresinin bu söz konusu ayetlerinin içeriği belirtilir; sonra bu ayetlerin (tarihselciler tarafından) tarihsel olarak görüldüğüne dikkat çekilir; en son da bu ayetlerin görünürde tarihsel olduğunu, ama temelde cihanşumulluk davası olan İslâm'ın bu davada en önemli adımını teşkil ettiğinden ve dolayısıyla (yazarın kendi görüşü olarak) tarihsel olamayacağından bahsedilir. Galiba siz o paragraflar bütünlük içerisinde okumadınız. Nitekim sayfa 113'ten başlayan sonuç bölümü aynen şu şekilde aktarılır:
"...Görünürde bu ayetler, tamamen o güne ait tarihsel durumla ilgili olan ve tekrarı mümkün olmayan, aynı zamanda başka hiçbir dini ve etnik topluluğu ilgilendirmeyen ayetlerdir. Nitekim Muhammed Hamidullah (1980, s. 583), bu ayetlerin Arabistan dışındaki Araplar yanında Yahudi ve Hristiyanlara da ilişkin olmadığını, sadece Arap kabileleri hakkında olduğunu özellikle belirtmektedir. Müşrik Arap kabilelerine özel bir hükmü açıklayan bu ayetlerdeki tarihsel boyut oldukça baskın görünmektedir. Fakat başka bir açıdan bakıldığında, günün müşrik Araplarına dair tarihsel/özel bir duruma dair olan bu ayetler, cihanşümul bir din olma iddiasını her adımında sürdüren İslam'ın, belki de bu yoldaki en önemli adımını teşkil etmektedir. Zira, bu adımla tevhid dini olan İslâm'ın mabedi Ka'be'nin bulunduğu coğrafya şirk ve putlardan temizlenmiş, bölgenin hakimiyeti tamamen İslam'a geçmiş; daha önemlisi, Ka'be, ulusal bir hüviyetten kurtarılarak evrensel İslam ümmetinin ortak mabedi haline getirilmiştir..."