bu kitap çok çok çok güzeldi...
fallon rossi, luce krallığı'nda yaşayan ve şişenin dibi isimli meyhanede çalışan yarımlık bir su fae'i fakat türünün aksine ana karakterimiz büyü yapamıyor. fallon aynı zamanda ilk öpücüğünün sahibi olan luce prensi dante regio'ya yıllar geçse de hala aşık...
fallon bir gün, bronwen isimli bir kadınla karşılaşıyor ve bu kadın ona bir kehanetten bahsediyor, buna göre; fallon, beş demir kargayı özgür bırakırsa kraliçe olacak!! fallon, dante'nin mevcut kralı devirip tahta geçmesi ve kendisinin de dante'nin yanında kraliçe olabilmesi için kargaları özgür bırakma yolculuğuna adım atıyor ve böylece serüven başlıyor!
kitabın ilk yarısı evreni daha iyi tanımak üzerine yazılmış ama asla sıkıcı değildi, son yarısı ise kargaların da hikayeye dahil olmasıyla beraber İNANILMAZDI!
ben fallon ve dante'yi sanırım çok sevmedim... fallon ve dengesizlikleri, hırsı beni gerçekten çok sinir etti, yine ana karaktere sinir olduğum bir kitap okudum. belki serinin ikinci kitabında sevebilirim... antoni, phoebus ve kargayı ise çok çok sevdim!
fae'ler, safkanlar, büyüler, kargalar, yılanlar, krallıklar, evrene özel oluşturulmuş luce ve karga dili, kehanetler, sırlar, aşk üçgeni, arkadaşlık...
"bana karanlık kalbimi mühürlemeye niyetli bir gülümseme armağan etti, ben de onu yudum yudum içime çektim."
merda! bu kitap gerçekten çok güzeldi!
sadece bir smut sahnesi inanılmaz cringe'di ama olsun o kadar:(