Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kahve Kadın

Kahve Kadın
@aysegulaysegulaysegul
An emotional bookworm, a competitive teacher, a pain in the neck sister/friend,a solid confidante, a coffee addict
192 okur puanı
Temmuz 2022 tarihinde katıldı
Birikim var. Sorumluluk var. Ve bunların ötesinde, kargaşa var. Büyük kargaşa var.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Hayatın sonuna doğru varıyorsunuz, hayır, hayatın kendisinin değil de başka bir şeyin sonuna: o hayatta herhangi bir değişiklik olasılığının sonuna doğru. Size uzun bir duraklama anı, şu soruyu sorabilmeniz için yeterince zaman tanınıyor: başka neyi yanlış yaptım?
Sayfa 158Kitabı okudu
Yüzünde gördüm onu. Gerçekte olan biten, çoğu kez bu değildir, öyle değil mi? En azından, benim için değildir. İnsanların söylediklerini dinleriz, yazdıklarını okuruz, kanıtımız budur, doğrulamamız budur. Ama eğer yüz, konuşan kişinin sözcükleriyle çelişiyorsa, yüzü sorgularız. Gözlerde kurnazca bir bakış, artan bir yüz kızarması, bir yüz kasının kontrol edilemeyen seğirmesi ve sonra biliriz. İkiyüzlülüğü ya da sahte iddiayı tanırız. Gerçek önümüzde apaçık durmaktadır.
Sayfa 146Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zamanı yadsıyanlar şöyle diyorlar: kırk hiçbir şey değil, ellisinde hayatın en olgun çağındasın, altmış yeni kırk ve bu böyle sürüp gidiyor. Ben şu kadarını biliyorum: nesnel zaman ama aynı zamanda öznel zaman olduğunu; bileğinin iç tarafına, nabzın bulunduğu yere bitişik taktığın saatin zamanı. Gerçek zaman olan bu kişisel zaman, bellekle ilişkisi içinde ölçülür. Bu yüzden bu garip şey olduğunda -bu yeni anılar birdenbire üzerime üşüştüğünde sanki o an için zaman tersine çevrilmiş gibiydi. Sanki, o an için, ırmak, denize karşıt doğrultuda akıyordu.
Sayfa 130Kitabı okudu
...Ya da bir başka şekilde ifade etmek gerekirse. Birisi bir zamanlar tarihte en sevdiği zamanların her şeyin çöktüğü zamanlar olduğunu söylemişti çünkü bu, bir şeylerin doğmakta olduğu anlamına geliyordu. Bunu bireysel yaşamlarımıza uygularsak bir anlam ifade ediyor mu? Yeni bir şey doğarken ölmek, bu yeni bir şey kendi benliğimiz olsa bile mi? Çünkü siyasal ve tarihsel değişiklikler eninde sonunda nasıl hayal kırıklığına uğratıyorsa, yetişkinlik de hayal kırıklığına uğratıyor. Hayat da öyle. Kimi zamanlar hayatın amacının, bizi güçten düşürerek, ne denli uzun sürerse sürsün yaşanmaya değecek bir şey olmadığını kanıtlayarak, sonul kaybıyla uzlaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
"Birikim sorunu" diye yazmıştı Adrian. Bir atın üzerine para koyuyorsunuz, at yarışı kazanıyor ve kazançlarınız bir sonraki yarıştaki ata gidiyor ve bu böyle sürüyor. Kazançlarınız birikiyor. Ama kayıplarınız birikiyor mu? Yarışta birikmiyor, orada sadece başlangıçta koyduğunuz parayı kaybediyorsunuz. Ama hayatta? Belki de burada farklı kurallar geçerli. Bir ilişki üzerine bahis oynuyorsunuz, bahis başarısızlıkla sonuçlanıyor, bir başka ilişkiye geçiyorsunuz, o da başarısızlığa uğruyor: belki de kaybettiğiniz şey iki basit eksi değil de ortaya koyduğunuz şeyin çarpımı. Zaten, insanda böyle bir duygu uyanıyor. Hayat sadece toplama ve çıkarma değil. Aynı zamanda kaybın, başarısızlığın birikimi, çarpımı.
Sayfa 112Kitabı okudu
Karakter zamanla gelişir mi? Romanlarda elbette gelişir: yoksa anlatılacak bir hikâye olmazdı. Ama hayatta? Bazen merak ediyorum. Tutumlarımız ve görüşlerimiz değişiyor. yeni alışkanlıklar ve tuhaflıklar ediniyoruz; ama bu, daha çok bir dekorasyon gibi, farklı bir şey. Belki de karakter zekâya benziyor, tek farkla ki karakter biraz daha geç doruk noktasına çıkıyor: yirmiyle otuz arasında, diyelim. Ondan sonra, neye sahipsek onunla kalıyoruz sadece. Kendi kendimize kalıyoruz. Eğer durum buysa, çoğu yaşamı açıklıyor bu, öyle değil mi? Ve aynı zamanda -eğer söyleyeceğim şey çok tumturaklı bir söz sayılmazsa- trajedimizi.
Sayfa 111Kitabı okudu
Kafam ayıkken zamanın çok sayıda paradoksunu yeniden düşündüm. Sözgelimi: genç ve duyarlıyken, aynı zamanda en incinir konumda oluyoruz; oysa kan yavaşlamaya başladığında, duyularımız keskinliğini yitirdiğinde, daha fazla zırhlanıp incinmelere katlanmayı öğrendiğimizde, daha dikkatli adım atıyoruz.
Sayfa 106Kitabı okudu
Ben sana bir şey yapamam ama zaman yapabilir. Zaman her şeyi açığa çıkarır. Her zaman çıkarır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Kendi hayat hikâyemizi ne kadar sık anlatırız? Ne kadar sık düzeltmeler yaparız, güzelleştiririz, kurnazca kesintilere gideriz? Hayat uzadıkça, çevremizde hikâyemize meydan okuyacak, bize hayatın bizim hayatımız olmadığını, sadece hayatımız hakkında anlattığımız hikâye olduğunu anımsatacak kişiler de azalıyor. Başkalarına ama -esas olarak-kendimize anlatılan bir hikâye.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Kendini görme ve inceleme yeteneği, ahlaki kararlar verebilme ve onları edime dönüştürebilme yeteneği ve intiharında sergilediği zihinsel ve fiziksel cesaret: "Kendi canını aldı" ifadesi kullanılır genelde ama Adrian aynı zamanda kendi yaşamının sorumluluğunu üstüne aldı, onun komutasını üstlendi, onu ellerine aldı ve sonra da ellerinden çıkardı. Ne kadar azımız -geride kalan bizler- aynı şeyi yaptığımızı söyleyebiliriz? Düşe kalka yaşayıp dururuz, yaşamın başımıza gelmesine izin veririz, azar azar bir anılar deposu oluştururuz. Birikim sorunu işte bu noktadadır ancak Adrian'ın kast ettiği anlamda değil, sadece basit toplama ve yaşama eklenmesi anlamında. Şairin dediği gibi, toplamayla artış arasında bir fark vardır.
Gerçi yaşın bizi yumuşatmasını niçin bekliyoruz ki ? Edemleri ödüllendirmek yaşamın işi değilse, onun sonuna doğru bize uyarılarda bulunmak, rahatlık duyguları vermek niye yaşamın işi olsun? Nostalji , olası hangi evrimci amaca hizmet edebilir? Avukatlık stajı yapan ama sonra hevesini kaybedip bu işi hiç icra etmeyen bir arkadaşım vardı. Bana, boşa harcanmış bu yılların bir kazancının artık hukuktan da avukatlardan da korkmamak olduğunu söylemişti. Böyle bir şey daha genel olarak da oluyor, öyle değil mi? Ne kadar çok öğrenirseniz, o kadar az korkuyorsunuz. Akademik çalışma anlamında "öğrenmek" değil de pratik yaşam anlayışı içinde öğrenmek.
Ne var ki zihnimde, nostalji meselesini ve onun ızdırabını yaşayıp yaşamadığımı evirip çevirmekteydim. Çocukluğa ilişkin bazı ufak tefek şeyleri anımsadığımda gözlerim kesinlikle yaşlarla dolmuyor; o zamanlar bile gerçek olmayan bir şey hakkında duygusal davranarak kendimi aldatmak da istemiyorum . Eğer nostalji, kuvvetli duyguların güçlü bir şekilde anımsanmasıysa ve bu hislerin artık yaşamlarını da mevcut olmamasından duyulan bir pişmanlıksa, suçlu olduğumu kabul ediyorum. Tabii, hiçbir zaman geri gelmeyecek olan kuvvetli duyulardan söz ediyorsak, sanıyorum anımsanın hazlar kadar anımsanın acılar konusunda da nostaljik olmak mümkün.
Şu çarpıcı nokta bana gençlikle yaşlılık arasındaki farklardan biri olabilirmiş gibi geliyor: gençken, kendimiz için farklı gelecekler yaratırız; yaşlandığımızda ise, başkaları için farklı geçmişler uydururuz.
Bazi kişiler, sanki hâlâ korkuyorlarmışçasına partnerlerinin önceki sevgilileri konusunda güvensizlerdir.
1.130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.