Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendisini güçlü hisseden, yanlışlarını itiraf etmeyi göze alabilir, zayıflıklarını ya da eksikliklerini kabul edebilir çünkü onları dengeleyecek niteliklere sahip olduğunu bilir. Küçük hataları ya da güçsüzlükleri kabul etmeyi istememek kişinin öz güveninin az olduğu demektir.
272 syf.
6/10 puan verdi
Bir Film Nasıl İzlenir ?
Eserin ismine bakılınca teoride ya da pratikte bir şeylerin öğrenileceği bir metodik bir kitap algısı oluşabilir. Ama aslında katı kuralcı bir didaktik üslubun olduğu söylenemez. Thomson, filmlerin üzerinden film izlemenin yönteminin nasıl olması gerektiğine dair tespitlerini sıralar. Tespitlerin öne sürülmesinin bile direkt anlaşıldığı
Bir Film Nasıl İzlenir?
Bir Film Nasıl İzlenir?David Thomson · Alfa Yayıncılık · 201835 okunma
Reklam
Bu
…bir gerçek derinlemesine ürkütücü olsa bile, sağlıklı bir korkuya benzer bir şeyin var olduğudur. Örneğin bir insan sinsice öz-yıkıma sürüklendiğini algılarsa, bu itkiyi net olarak algılaması, bunun sessizce etkinlik göstermesine göz yummasından çok daha az tehlikelidir. Algılama ürkütücüdür ama bu, bireyde bir yaşama iradesi olduğu sürece, karşı eyleme geçecek olan öz-koruyucu enerjileri mutlaka harekete geçirecektir. Ve eğer bir insanda yeterli yaşama iradesi yoksa, analiz olsun ya da olmasın, nasıl olsa yıkılacaktır. Benzer bir düşünceyi daha olumlu bir açıdan dile getirecek olursak: Eğer bir insan kendine ilişkin bir gerçeği keşfedecek yeterli cesareti göstermişse, cesaretinin onu sonuna kadar götürebilecek ölçüde güçlü olduğuna rahatlıkla güvenebiliriz. Onun bu kadar ileri gitmiş olması gerçeği, kendisiyle yüzleşme iradesinin, onu ezilmiş olmaktan alkoymaya yetecek kadar güçlü olduğunu gösterir. Ama bir sorunu yakalama ve bunu çözme ve bütünlestirme arasindaki dönem kendi kendine analize uzayabilir.
İSPANYOL ATASÖZLERİ - 2
Değirmen durmakla değil, çalışmakla kazanır DELİK, HIRSIZI BAŞTAN ÇIKARIR DOĞDUĞUM ZAMAN NİÇİN AĞLADIĞIMI GÜN GEÇTİKÇE DAHA İYİ ANLIYORUM DÜŞMANLAR ARASINDAN EN KÜÇÜĞÜNÜ SEÇ
2. Basım, Referans Yayınları (Ankara), 2006Kitabı okuyor
150 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bismillahirrahmanirrahim, "Her ümmetin bir emini vardır. Benim ümmetimin emini de Ebû Ubeyde b. Cerrâh'tır." Efendimizin hakkında bu şekilde düşündüğü bir sahâbenin hayatını okudum. Keşke hiç bitmeseydi, gerek İslam'a girmesinden önce gerekse imanla tanıştıktan sonra; ilk günden son güne kadar hayatında eminliğinden şüphe
Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)
Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)Muhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 2012917 okunma
626 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman. Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,4bin okunma
Reklam
Üç şekilde acı çekmemiz mümkündür: Çürüyüp tükenmeye mahkûm, hayatta kalmak için acı ve endişenin uyarılarına muhtaç olan öz bedenimizden; merhametsiz ve karşı konulmaz yıkıcılığıyla bizi yerle yeksan edebilecek dış dünyadan ve nihayet, diğer insanlarla ilişkilerimizden zarar görebiliriz. Bu kaynakların sonuncusundan gelen acı, herhalde diğerlerinden daha çok ıstırap verir. Aslında en az diğerleri kadar kaçınılmazdır ama bu tür bir acının beyhude olduğunu düşünürüz.
İki ve yedi yaş arasındaki çocuklar sıklıkla kimse ortada yokken sohbet ederler. Bu iyi bir şeydir. Okul öncesi çocuklar arasında yaygın olan bu özel konuşma "ben merkezci konuşma" olarak da bilinir ve aslında ilerisi için daha önemli sosyal becerileri ve daha az davranışsal problemi işaret eder. Öğretmenler bu çocukların öz-düzenleme becerisine daha fazla sahip olduklarını belirtmektedirler.
Sayfa 128
Çinlilerin Japonya'ya eğitim amaçlı seyahatlere başlamasının üzerinden daha on yıl bile geçmeden, Çin bir Ulusal Parti (Guomindang) geliştirdi. Bu hareketin bütün liderleri yeni milliyetçilik yollarını öğrenmek için Japonya'da belli bir süre bulunmuştu. Yirmi yıl içinde Guomindang'a bir rakip çıktı; köylü bir aileden gelen (bu Çin'de çok rastlanan bir durumdu) genç bir entelektüelin, Mao Zedong'un önderliğindeki komünist hareketti bu. Söz konusu rakip hareket Rusya'daki Bolşevikleri (Rusya Komünist Partisi-Bolşevik) kendisine model almıştı; Bolşevikler o tarihte otokrasiden yalnızca ismen ayrılan, tek parti sistemi içinde bütün iktidarı ele geçirmişti. Rus modeli gibi Çin Komünist Hareketi de öz olarak milliyetçiydi. Rusya örneğinde komünist hareket açıkça kendisine milliyetçi demiyordu, çünkü Rus milli çıkarları, en az yarısı Rus olmayan ve Rus milliyetçiliğinin etnik karakteri yüzünden "Ruslaştırılamayan" halklardan oluşan imparatorluğu korumayı gerektiriyordu. Çinli komünistler kendi adlarına, kendilerine milliyetçi demiyordu, çünkü onlar kendilerini Guomindang'dan farklılaştırma ihtiyacı duyuyordu. Bu iki hareket Çin milli projesinin başına geçmek için kavga ediyordu, ama proje iki taraf için de aynıydı: egemen ve itibarlı bir Çin. Çin'in egemenliğiyle ilgili Japonların hesapları göz önünde bulundurulduğunda, bu iki güç milli mücadeleyi yürütmek için, en azından sık sık birbirlerinin kuyusunu kazmayı gözettikleri kadar, birlikte hareket ediyordu. Ne var ki, sonunda Mao üstünlüğü ele aldı ve milli proje komünist bayrak altında yürütüldü.
Sayfa 149 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Bazı milletler, özellikle de Güneydoğu Asyalılar, eşitliğe daha az değer verir. Yine de milliyetçiliğin tarihi öz olarak dünya çapına eşitlik yürüyüşünün tarihidir: Eşitliğin bazı yerlerde kazanılırken başka yerlerde niye tökezlendiğinin tarihidir ve eşitliğin hayatlarımızı çok çeşitli pozitif ve negatif biçimlerde nasıl etkilediğinin ve insanlığın varoluşsal deneyimini nasıl değiştirdiğinin tarihidir. Bu tarihin ayrıntılarına, girdiği kılıkların tarifine kütüphaneler yetmez. İçinde milliyetçiliğin geliştiği her toplumun kendi milliyetçilik tarihi vardır ve aynı şekilde eşitsizliğin yerine eşitliğin nasıl geçtiğinin -ya da eşitliğin saldırılarına karşı koyduğunun- tarihi de toplumdan topluma değişir. Yine de eşitlik oldukça yeni bir değerdir; tarihsel zamana vurulduğunda, milliyetçiliğin tarihi gerçekten de kısadır.
Sayfa 19 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.