Dargın değildik, birbirimizle kavga etmiyorduk. Birbirimize nerdeyse değmiyorduk bile. Yan yana akan ama suları hiç birleşmeyen iki çeşme gibiydik, aynı evin içinde birbirimizin varlığından, sesinden, nefesinden haberdar, fakat tamamen ayrı kanallarda çağıldayan. Giderek birbirini ne seven. ne sevmeyen, sirf terbiyeli davranmak adına, her karşılaştıklarında birbiriyle selamlaşan, iki apartman komşusuna dönüştük. Hiçbir müştereğimiz kalmamıştı.