Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İnsanın Fabrika Ayarları (⁠^⁠^⁠)
Farklı zamanlarda okuduğum ve gerçekten farkındalık kazandığım bir üçleme...
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları - 1. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları - 1. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 2. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 2. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 3. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 3. Kitap
Böyle kişisel gelişim kitabı olarak düşünmeyin diye bu incelemeyi yazma ihtiyacı duydum. Çünkü yazarımız
Sinan Canan
Sinan Canan
' ın böyle bir kaygısı yok! ( Herhangi bir sponsorluk almadım :⁠^⁠) Birinci kitap homo sapiensleri yani bizleri, bizim
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 3. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 3. KitapSinan Canan · Tuti Kitap · 20201,551 okunma
Sosyalizm yalnızca emek sorununu ele almıyor ya da adı geçen dördüncü tabaka sorununu incelemekle yetinmiyor, aynı zamanda ve çoğunlukla ateizm sorununu, ateizmin günümüzde cisimlenişini irdeliyor; sosyalizm, özellikle Tanrı olmaksızın inşa edilen, yerden gökyüzüne ulaşmak için değil gökyüzünü yere indirmek için yapılan Babil Kulesi sorunudur.
Reklam
"Bir diyaloğun değeri özellikle rakip görüşlerin çokluğuna bağlıdır. Babil Kulesi olmasaydı, icat etmek gerekirdi" (Karl Popper)
Sayfa 835 - pdfKitabı okudu
İbrahim’in doğum yeri olan Ur da bulundu; daha güneyde Basra Körfezinin kıyı şeridinin eski çağlara uzandığı yerde idi. Burası büyük bir ticaret merkeziydi; büyük bir zigurat alanı, birçok hanedanın tahtı. Öyleyse, Mezopotamya’nın güneydeki daha kadim kısımları, Babil Kulesi olayının yer aldığı yer, İncil’deki Şinar Diyarı mıydı?
ilk insanlar Babil Kulesi'ni inşa etmeye kalkış­tığında, Tanrı onların dilini karıştırmış, birbirlerini anlaya­maz hale getirerek kuleyi yapmalarını engellemişti. Neye ya­radı? Hırslanan insan, hem yeryüzünü hem gökyüzünü fet­hetti. Bir değil bin kule yaptı, göğü defalarca delip geçti. Bi­nalar uzadıkça Tanrı'nın yok olduğunu fark eden insan bir daha onu aramadı. Karınca yollarından daha karışık kentler inşa ederek, bütün dilleri ve ırkları bir araya topladı. Ölme­yecekmiş gibi yaşadı. Yeni bir Tanrı gerekiyorsa, insandan başka aday yoktu buna. Kudreti arttıkça kendi gölgesi büyü­dü ve gölgesine baktıkça iyiliği de unuttu . Ne yaptığının far­kında değildi. iyiliğin yerine doğruyu, doğrunun yerine kâr­ zarar hesabını koydu. ilk ateşin, ilk sözün ve ilk öpüşün anı­larını belleğinden sildi. Geriye bir tek acı kaldı, insana iyili­ği anımsatan. Onu da ilaçlarla dindirmeye çalıştı.
"Kitaplarıma asla sahip olamazsınız," dedi. "Kanunu biliyorsun," dedi Beatty. "Sağduyun nerede? Bu kitapların hiçbiri birbiriyle hemfikir değil. Buraya, bu lanet olası Babil Kulesi'ne yıllarca kapanmışsın. Kendine gel! Bu kitaplardaki insanlar asla yaşamadı. Haydi, gel artık!"
Sayfa 59 - İthakiKitabı okuyor
Reklam
Görmeye gelen renklerini getirir, dokunmaya gelen elle- rini, anlamaya gelen kalbini getirir. İnsanın doğasında olan şudur: Olayları unuturuz duyguları hatırlarız, renkleri unu- tur kokuları hatırlarız, kokuları unutur dokuları hatırlarız, her şeyi unutur bir şeyi hatırlarız, bir şey her şey oluverir bazı anlarda. Gelecekler, yazdıklarımızı okumak için gelecekler ve bir şey her şey olacak, her şey bir şey. O halde panikleyelim. Elimiz ayağımız karışsın birbirine. Üst üste koyduğumuz ke- limelere temkinle bakalım. Babil kulesi mi bu diye soralım. "Babil" kelimesi, karışıklık ve gevezelik kelimelerinden ge- lir. O halde gevezelik kulesi mi bu diye tekrar soralım. Belki de sadece basit tahta bir iskele bu, yıkamadığımız duvarların yüzlerine kurulmuş.
Sayfa 85 - Dünya atı
Ah ulu Babil'in kibirli kralı Nemrut! Ne vardı ki İbrahim Peygamber'i ateşe atmaya kalkacak? Ne vardı ki İbrahim'in Allah'ına ulaşıp, onunla boy ölçüşmeye kalkıp Babil Kulesi'ni göklere yükseltecek?
Oluş harikasını görmeye, yeryüzüne dikilecek hiçbir Babil Kulesi kâfi gelmeyecektir, kuleyi kendi yüreğinde yükselteceksin. O zaman, o kulenin her cihetinden yeni bir harika göreceksin.
Sayfa 25 - İz yayıncılıkKitabı okuyor
Pera'da yedi sekiz dil konuşulur, öyle ki bir Babil Kulesi'ni andırır.
Sayfa 13 - DullawayKitabı okuyor
Reklam
"Bölüğün yarısından ziyadesi Türkçe bilmiyor. Tabur Babil Kulesi gibi. Ne alanın satandan, ne satanın alandan haberi var."
Balkan Harbi hatıraları
Düzgün İnsan
İki tip insan yaşıyor bu ülkede: Düzenden yararlanarak köşeyi dönmek isteyenler ve gidişattan acı duyarak, toplumu değiştirmeye çalışanlar. Birinciler hiçbir şeyden rahatsız değil! Ne televizyon ekranlarındaki barbarlıklar ne müzik zevkinin yerlerde sürünmesi ne de ayakların baş, başların ayak yapılması etkiliyor onları. Hayatlarından memnunlar! Çökmekte olan Babil Kulesi'nin bir çürüme basamağına tutunmuşlar, vur patlasın çal oynasın, günlerini gün ediyorlar. Toplumun zevkini geliştirme, niteliğini yükseltme, kibarlık, nezaket, insanca yaşam, onur, merhamet, olgunluk gibi kavramlara uzaklar. Yaşamlarının amacı, daha çok yemek, daha çok içme, daha zengin giyinme, daha çok s*ks yapma, daha çok hava ve göbek atma olarak özetlenebilir.
Ama en büyük şok, 1873 ve 1874 yıllarında Ninova'da yapılan kazılarda ele geçirilen malzeme nedeniyle yaşandı: British Museum'un Doğu Antikaları bölümünden George Smith, burada bulunan kütüphanedeki kil tabletlerde Tevrat'tan (Tevrat=Torah öğreti, talimat, yasa anlamlarında) bilinen Yaradılış, İnsanın Cennetten Kovuluşu, Tufan, Babil Kulesi, İbrahim'den Önceki Peygamberler Zamanı ve Nemrud hikayelerinin putperest geleneği içerisinde sunulmuş şekillerini bulmuştu. Avrupa'da yer yerinden oynadı. O zamana kadar Tanrı'nın Musa'ya ilham ettiği sanılan bu hikayeler, Musa'nın lanetlediği putperest geleneğinde de aynen mevcuttu ve demek ki Musa'nın tanrısı YHWH ile bir ilgileri yoktu! Geçen yüzyılın sonunda Avrupalı doğubilimciler (yani eskiden Türkçede şarkiyatçı veya müsteşrik dediğimiz bilim insanları) Tevrat'ın Pentateuch denilen ilk beş kitabının, temelleri ta eski Sümerlilere kadar inen çok eski bir mitolojik geleneğin bir parçası olduğunu anlamışlardı.
Babil Kulesi'nin Öyküsü
Kulenin tepesindeyken veya inşaata teftişe çıktığı zamanlarda Nemrut, olası her türlü tehlikeye karşı sıkı sıkı koruyordu kendini. Bir kadeh zehir, aniden çekilen bir sustalı çakı, terasların birinden fırlatılan bir tuğla, kim bilebilirdi... İstihbarat ve diktatörlük de işte böyle ortaya çıktı.
#kabil
Uzun yıllar sonra, oraya bir göktaşının düştüğü rivayet edilecekti, ama bu doğru değildir, orada efendi' nin kibrinin bitirmemize rıza göstermediği babil kulesi vardı. İnsanların tarihi, tanrı'yla anlaşmazlıklarının tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
Kırmızı Kedi Yayın EviKitabı okudu
1.275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.