Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer ameliyat olmam gerekirse ve ben böyle bir durum yaşamama sebep olan şeyin ne olduğunu anlarsam, hayatta başına neyin geldiğini bilmek istemeyen veya tamamen görmezden gelen bir başka insana göre çok daha hızlı iyileşmem mümkün hale gelir. Ayrıca eğer hastalığımın bana verdiği mesajı anlamazsam, yapılan ameliyat veya uygulanan tedavi bu hastalığı geçirmiş gibi görünebilir ama daha sonra vücudumun başka bir yerine başka bir formda yansıyabilir.
280 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Olmadı bu sefer... Serinin dördüncü kitabını çok kısa bir sürede okumuş olsam da olmadı bu sefer. Ne içerik ne de karakter olarak sarmadı beni. Karakterler arasındaki uçuk yaş farkı, İsabella'nın kurnazlığı ve zekasının arka plana atılması, Luca'nın aşırı kıskançlığı, yaş farkını sürekli vurgulamasına rağmen İsabella'nın hayalini kurması ve her şeyden önce İsabella'nın altı yaşında aşık olması(?) hepsi kitabı eksiye çeken etmenler olmuş. Her şey bir yana kızın giyeceği kıyafete karışmak da ne demek!? Ve bir de ona ağam paşam çeken kız, yapma ya! Herhangi bir olay örgüsü yok, karakterler arası çekim yok, konu parça parça anlatılmış, akış yok kısaca bu kitap bana göre serinin en vasat kitabı oldu. Daha önceki yorumumda bu seriden kusurları dile getiren kusursuz seri olarak bahsetmiştim ancak bu sefer çuvalladı. Hafıza kaybı gibi her yönüyle ele alınabilecek bir konu ancak bu kadar batırılabilirdi. Karakterler arası alakasız cinsellik ve restleşme dışında okunacak bir şey yok ne yazık ki... Serinin bu kitabı sınıfta kaldı. Tavsiye etmiyorum.
Harabe Sırlar
Harabe SırlarNeva Altaj · Artemis Yayınları · 2024212 okunma
Reklam
Ruhumdaki boşluğu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Hayata olan kayıtsızlığım öyle nüksetti ki şu bir kaç günde, nefesi bile zorunda olduğundan soluyor şu ciğerlerim. Geceyi gün, günü gece ediyorum. Uyanmak dahi gelmiyorken içimden, hayata karışıyorum mecburiyetten. Bir o yana, bir bu yana sürüklenip duruyorum ama inanır mısınız az önce attığım satırda ne yazdım onu bile anımsamıyorum. Yaşayan ben değilmişim gibi hissediyorum. Gülemiyor, ağlayamıyor, insanı insan yapan hiç bir hareketi sergileyemiyor, duygularımı hissedemiyorum. Bana ait bir anı, bir can yokmuş gibi, sanki doğduğum günden bugüne değin sadece etten bir duvardan ibaretmişim gibi.. Kurlu bir robot gibi yapmam gerekenleri yapıp, kayboluyorum boşlukta. Yalnızlaşmak istedikçe kalabalığın ortasında buluyorum kendimi. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor, buna da katlanmak dışında bir şey yapmıyorum. Yaşamak istemiyorum. Elimi kolumu bağlayan prangalardan kurtulup hikayeme yakışacak en güzel sonu yazmaya çalışırken yakalıyorum parmaklarımı. Bile isteye kırıyorum kalemi ve kurtuluşumdan ediyorum beni. Bağlıyorum bileklerimi kırmızı iplerle. Gece sinsi bir yılan misali çökerken boğazıma, ölmeyi diliyorum usulca. Yalnızca ölmeyi. (Yazı şahsıma aittir.)
Yaşam ölümle lekelenmişse ve ölüm yaşamı reddediyorsa, in­ sanın oluşunun bir anlamı var mıdır? Var oluşla ilgili dokunaklı olan şey de budur. Şeyler hayat içerisinde, hayata göre bir ereğe/sona sahiptir. Bu içkin bir erektir. Günümün, planlarımın bir anlamı vardır. Anlamı olmayan, bütündür. O zaman benim hayatım başkaları için bir şey ifade
Sayfa 25 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Müslüman bir gencin sevdiği kıza yazdığı mektup
Eğer beni seviyorsan, bunu bana itiraf etme, bu beni mutlu etmediği gibi senden uzaklaştırır! Sevgi sözcükleri beni etkilemez. Eğer beni seviyorsan, beni bekle ve ben en doğru zamanda kapınızı çalacağım. Beni kendinden uzak tut; ben sana yaklaşmış olurum. Eğer bana yaklaşırsan senden uzak dururum. Sevme beni, ben senin sevgide cahil kalmanı
inan bana harfler çalınıyor aklımdan ne zaman kervanıma mana yüklesem yol üstünde beliriyor bana benzeyen eşkıyalar zayıf ve masum biri seç içlerinden dört harfi ezber etsin ve kaçsın bu zindandan
Reklam
bir kitap, herkesten uzak bir köşe, şiir, sessizlik hayat lütuf bana, sevinç sebebi ne gam cennete çıkmasa da yolum kalbimde buldum sonsuz cenneti
Avrupa’da Türk olmak
Hayatım boyunca en çok nefret ettiğim adamla aynı çatı altında yaşıyordum ama işin garibi bunu oradaki doktor ve hemşirelere anlatmama olanak yoktu. Yalnız hastanedekile­re değil hiçbir lsveçliye, hatta hiçbir Avrupalıya anlatamaz­dım bunu. Çünkü anlamazlardı. Onların gözünde ikimiz de Türk parantezine alınmıştık. Adının başında Türk sıfatı ol­du mu ister faşist ol ister komünist, ister cellat ol ister kur­ban fark etmezdi. Bülent'in söylediği gibi insan Türk olduğunu Türkiye'de iken anlamıyor ve kendisini diğer insanlar gibi hissediyordu. Farklılıkları, birey özellikleri olan bir insan. Ancak yurtdışı­na çıktığı zaman anlıyordu ki Batı'nın gözünde iyi Türk-kötü Türk ayrımı bile yoktur, sadece Türk vardır. Öylesine baskın bir damgadır ki bu, bütün kişisel özelliklerinin üstüne çıkar, onları boğar, kişiliğini öldürür. işte şimdi ben de düşmanımla aynı kimliği, aynı varoluşu paylaşmak zorunda bırakılmıştım. Hastanedeki ve dışarıda­ki bütün lsveçliler bana bu adamdan daha yakın geliyordu, onlarla aynı değer ölçülerini paylaşıyordum ama ne yazık ki ben onlara yakın gelmiyordum.
Sayfa 170Kitabı okudu
Bana ait olan beni ne zaman bulacak sorusu ve yaşamak.
Ben şunu gördüm: geçmişinde çok hatalı tercih yapmış insanların, insan ilişkileri toksit olurken daha az hatalı tercih yapmış insanların ilişkileri daha samimi ve faydalı. O yüzden insanın geçmişi önemlidir. Bu devirde geçmiş geçmişte kaldı önemli olan geçmiş değil gelecek zihniyetine katı bir şekilde karşıyım ben. Çok hata yapmış insan çok tecrübelidir ve bu tecrübe onu olgunlaştırmıştır o yüzden davranışları daha oturaklıdır ve ne istediğini bilir fikri saçma gelir bana çünkü çok hata yapan insan yüzsüzleşir daha özgüvenli görünür ama zararlıdır, bencildir. 30 tane sevgilisi olmuş insanla bir tane sevgili olmuş insanın ruhsal yapısı bir olur mu. Eğer çok hatayla daha çok insan olunsaydı, en çok hatayı peygamberler ve Allah dostları yapardı. Tam tersine Rabbim onları hata yapmaktan çoğu zaman korudu. Çünkü kaçınılmaz değildir lakin çoğu zaman çok hata yapanın hayası azalır. O yüzden bir insanın geçmişi önemlidir fakat tek önemli şey geçmişidir de denmez.
Reklam
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!
Sayfa 15 - Doğan Kitap
255 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitap gerçekten çok güzel bir dille yazılmıştı ve her okuyan kişinin yaşayacağını tahmin ettiğim gibi bana da kendimi çok sorgulattı. Düşünmeyi, daha farklı düşünmeyi ve elimdekilere, istediklerime, hayallerim olan her şeye daha farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Öğreticiliğinin yanı sıra ne kadar az şükrettiğinizi bu kitap sayesinde görüyorsunuz. Toplumun, bizlerin bütün duygularının aslında nereden geldiğini ve nereye doğru gittiğini, buna karşılık neler yapabileceğimiz anlatılıyor. Ben kitabı çok sevdim, bence benim gibi herkesin kendini sorgulaması için inanılmaz gerekli bir kitap. Aynaya şöyle bir bakıp, göremediklerimizi görmenin vakti gelmiş, hatta geçmiş bile..
Biz Aslında Neyiz
Biz Aslında NeyizHüseyin Tunç · Nesil Yayınları · 201068 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.