Matt Haig uzun zamandır duyduğum ama bir türlü okuma sırası gelmeyen bir yazardı. Nihayet ben de bu kitapla başladım. İyi ki de başladım. Çok akıcı, güzel yazılmış, rahat okunan bir kitap. Profesör Andrew Martin'in çözülmesi olanaksız bir matematik problemini çözmesi ve insanoğlunun kaldıramayacağı büyük bilgilerin kapısını açması Dünya'dan çok uzaktaki gelişmiş varlıklarin dikkatini çeker. Derhal Profesör Martin'i yok edip onun yerine bedenlenen bir başka varlığı geçirirler. Görevi bu buluştan haberi olan herkesi ve tabii ki profesörün ailesini öldürmek. Sahte profesör görevini yaparken, bir yandan da yeni sahip olduğu aileyi ve insanlığı tanımaya başlar. Yazar insanın ne olduğunu, daha doğrusu ne kadar kötü, akılsız olduğunu; öyle ki nihayetinde kendisini, yaşayabileceği tek yeri Dünya'yı bile yok edebilecek bir varlık olduğunu, kısacası bizi bize çok güzel anlatmış. Ama... Ama sonunda yine çeşitli yollara saparak insanın aslında "ne güzel" bir varlık olduğu sonucuna varmış. Kimi zaman insanın duygusallığına, kimi zaman akıllılığına, hatta kimi zaman da saflığına/aptallığına yaptığı güzellemelelerle yine insana kazandırıyor. Yani hep aynı sonuç. Buna rağmen yine de insanlık üzerine yaptığı elestirilerin doğruluğu ve keskinliği dikkat çekiyor. Çok övgüler almış, anlatımı akıcı, kolay okunan bu kitabı tavsiye ederim. Okuyun zihniniz şenlensin.
(...) Sakalını öyle bir hevesle sıvazlıyordu ki, dünyaya önce sakalın geldiğini, sonra da onu okşasın diye adamın yaratıldığını düşünmemek elde değildi.