Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı’larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey , işte bu dar görüşlülüktü.
Reklam
Bahar ne de güzel geldi. Bayram da geçti. İnsanlık yerinde saysa da, hayat bir şekilde yolumuzu bulduruyor bize. Yörükoğlu'nun başka bir kitabında geçer: "İyiydim. Baharın ikindi vakti nasılsa öyle serindim."
“Hiç şaşırmadım!” dedi. “ Kendinizle baş başa kalmamak için bahaneler bulmakta üzerinize yoktur. Çok çalışırsınız, oradan oraya koşturursunuz, tatilde bile bir an boş vaktiniz yoktur. Kendinize bakmaktan ödünüz kopuyor. İçeride görecekleriniz sizi ne kadar da korkutuyor! İnsanlar ömürlerinin her anını şu üç şeyden korkarak geçirirler: Başka insanlar, kendi zihinleri ve ölüm.”
gene böyle alıngan mı olurdum büyüseydim ben başka odalarda?
Reklam
Herhâlde beni tuhaf bir kuşa benzetmişlerdi. Belki de onların gözünde, masallardan çıkıp gelmiştim ben, ne yapacağımı kestiremeden, köyün üstünde öylece, kendi hızımın içinde kaybolmuşçasına uçup duruyordum. Ola ki başka bir masala gidecektim ama, henüz o masal yaratılmamıştı. Bu yüzden, oralarda oyalanıp vakit geçiriyordum. Hiç kuşkusuz, beni anlatacak olan masal söylenir söylenmez uçup gidecektim.
Her yerde dışlanan hainler ve aileleri, kendi aralarında klanlar oluşturdular. Düşman bir proletarya arasında yaşamanın olanaksızlığını kavrayarak başka mahallelere göçtüler. Oligarşi hemen onlara yardım elini uzattı. Etrafları geniş bahçelerle, oyun alanlarıyla çevrilmiş, havadar, sağlık kurallarına uygun, modem evler yapıldı. Çocukları kendileri için yapılan okullara devam ediyor ve özel pratik elişi ve uygulamalı bilim dersleri görüyorlardı. Bu yalnız bırakılmadan, kaçınılmaz olarak bir kast doğdu. Ayrıcalıklı sendikalılar, işçi sınıfının aristokrasisini oluşturdular ve diğer işçilerden ayrıldılar. Daha iyi evlerde oturuyor, daha iyi giyiniyorlar, daha iyi yiyorlar, daha iyi tedavi görüyor ve yağmaya daha büyük bir coşkuyla katılıyorlardı.
Sayfa 192
Korkak
bırak iki ateş arasında kalmayı, dört bir yanım cehennemken bile senden vazgeçmedim. bırak bu başka bir yolu yok rollerini, unutamıyorum ayaklarını, çaresiz değil korkaksın.
"Yaşarken fark ettiğimizden başka gerçek mutluluk yoktur. (Alexandre Dumas, oğul)"
Sayfa 55 - Can Yayınları, 1. BaskıKitabı okuyor
Reklam
An gelip geçtikten sonra, anlar anlaştıktan sonra, onların anlamına varmaya çalışmak beyhûde bir pişmanlıktan başka bir şey değildir.
Kaybolmuştum ve aslında sonsuza dek, hayatım boyunca, onun yanında ve ışıltısı altında kalmaktan başka arzum yoktu.
... insanın sevgiye de ihtiyaç duyduğunu, sevgisiz ve şefkatsiz hayatın kupkuru, patırtılı ve acı veren bir çark düzeneğinden başka bir şey olmadığını fatk etti...
Sayfa 197
İtibarda tasarruf edilmez diyen müsrife hakkım haram olsun !
Türkiye’de çocukların yüzde 38’i şiddetli maddi yoksunluk içerisinde yetişiyor. Bu toplam 7,5 milyon çocuk demek. Bu oran İsviçre’de yüzde 1’in altında! 2015 yılında Bulgaristan’ın en kötü durumda olduğu bu sıralamada Türkiye 2016 yılında ivme kaybederek en dibe düşmüş bulunuyor. Avrupa’da çocuklarını bizden daha yoksul koşullarda yetiştiren başka bir ülke yok.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.