Başsağlığı şiiri
Ölümün sonsuzluğunu ömür diledi bize Kederi kirpiklerinde düğümlü o yaşlı kadın "İnsan bir güldür -dedi- hükmü bir mevsim Tanrı toprağının yaşını size versin."
Sayfa 17 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2012
Reklam
Efendimizi tanımadan kendimizce bir Hz. Peygamber portresi çizmek fevkalâde yanlıştır. Âlim bir zât bir başsağlığı ziyâreti vesîlesiyle Karadeniz'in bir beldesine gidiyor. Orada söz Hz. Peygamber'e geliyor. Âlim zât Efendimizin zevceleriyle münâsebetini anlatıyor, bu konudaki hassasiyet ve inceliğine dikkat çekiyor. Tam o sırada biri kızarak yerinden kalkıp gidiyor. "Niçin bu kadar kızdın?" diye soruyorlar. "Efendim" diyor, "Ne hakla Efendimizi kılıbık biri şeklinde târif edersiniz?" Adam kadınlara karşı kabalığını din zannediyor. Efendimizin bu husustaki inceliğinden rahatsız oluyor. Çünkü bilmiyor. Kâinatın Efendisi Hazret-i Resûlullah'ı bilmeden tanıyamayız. Tanımadan O'ndan örnek alma seviyesine yükselemeyiz.
Sabah namazını kaçırmak; Başsağlığı dilemeyi ve teselli etmeyi gerektiren, En büyük musîbettir…🥀 Hâtem-i Esam Hazretleri
Sayın İbrahim Oktugan öğretmenimiz için Genç Eğitim Sendikası olarak basın açıklaması yaptık. Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyor yaşanan bu üzücü olayın şiddet olaylarının sonuncusu olmasını istiyoruz .
Bir uygulama üstünden tanışmışlardı belli ki, ilk defa yüz yüze görüşüyorlardı. Başta adını koyamadığım bir tuhaflık hissettim dinlediğim sohbette. Sonra aslında sohbet filan etmediklerini farkettim. Sarışın olan on dakika kadar kendinden bahsediyor, sonra da koyu saçlı olan on dakika kendinden bahsediyordu. Böyle nöbetleşe konuşuyor,birbirlerinin sözünü kesiyorlárdı. Yanlarındaki masada iki saat oturdum; birbirlerine tek bir soru bile sorduklarını duymadim. Bir noktada koyu saçlı adam bir ay önce erkek kardeşinin öldüğünü söyledi. Sarışın olan üstünkörü bir başsağlığı bile dilemedi: Yine kendinden bahsetmeye koyuldu. Sırf Facebook sayfalarındaki durum güncellemelerini sırayla birbirlerine okumak için buluşmuş olsalardı bunda hiç farklı olmazdı, diye düşündüm.
Reklam
Bir hakeme yumruk atıldı diye ligler ertelendi, yer yerinden oynadı. Öğretmen katledildi, bıçaklandı, yumruklandı örnek teşkil eder bahanesiyle haber bile yapılmadı. İnstagramda öğretmenler paylaşmasa insanların haberi bile olmayacaktı. Yarın aynısı başka birimize olabilir. Kıyıda köşede bir iki kınama, başsağlığı mesajıyla mı kalacağız? Eğitimci olan herkes yarınki eylemlere katılmalıdır. İlk defa sendikalar doğru dürüst karar alıp birleşmişken bizlerin destek vermesi görevimiz. Bir ÖĞRETMEN ve idareci olarak anayasadan aldığım hakkı kullanarak HER TÜRLÜ ŞİDDETE HAYIR DEMEK İÇİN YARIN İŞ BIRAKIYORUM.
Kısasta hayat vardır. Bir insanı öldüren bir insanı yıllarca hapiste tutmak yerine öldürdüğü cana karşılık onun canını almanız hem ileri de daha az ölüme neden olur hem de şiddete dolaylı yoldan engel olur. İslâm yaşatır diyoruz ama dinleyen yok ki! Öldürülen müdüre Allah'tan rahmet ailesine başsağlığı diliyorum.
Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Cenaze Töreni: Tercüman, Cumhuriyet ve Yeni Asya gazetelerinin 13 Aralık 1975 tarihli sayılarında "Nihal Atsız Bugün Toprağa Veriliyor" başlıklı haberler vardır. Atsız'ın vefatını herkes duymuş, cenazesinin 13 Aralık'ta kaldırılacağını herkes öğrenmiştir. Atsız, Reşide Sançar'a "Kimseye haber vermeyin. Birkaç kişiyle
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.