Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Parayı Dünyanın Tanrısı Yapan Bir Uygarlık Olarak Batı Uygarlığı
Batı uygarlığı, paraya merkeze alan bir uygarlıktır. Batı uygarlığında para, her şeyin belirleyicisi olmuştur. Batı dünyasında para, insanî ve doğal olan her şeyi bozmuştur. Para, insan ilişkilerinde etkili bir unsur konumuna gelmiştir. Hatta aile içi ilişkilerde bile para önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Engels, Batı uygarlığında paranın gündelik hayatta ve insanlar arası ilişkilerde başat hale gelmesi sürecini, kapitalizmin doğuşuyla temellendirmiştir. Engels'e göre, kapitalizmi inşa eden ve gelişmesine kaynaklık eden modern sanayi, Amerika'nın keşfiyle hazırlanan dünya pazarını yaratmıştır. Dünya pazarı ise, ticarete, gemiciliğe ve kara ulaştırmacılığına ciddi bir gelişme kazandırmıştır. Bu gelişme, aynı zamanda, sanayinin yayılmasını etkilemiştir. Sanayinin, ticaretin, gemiciliğin ve demiryollarının gelişmesiyle birlikte kapitalizmin aktörü olan burjuvazi de palazlanmış, sermayesini arttırmış ve feodalizmden kalma bütün sosyal sınıfları geri plana itmiştir. Burjuvazi, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirdiği her yerde, bütün feodal, ataerkil ve pastoral ilişkilere son vermiştir. Yer aldığı toplumda, yani kapitalist toplumda, çoğunluk üzerindeki egemenliğini sürekli olarak arttıran burjuvazi, insanı doğal efendilerine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca koparmış, insan ile insan arasında çıplak çıkardan ve katı nakit ödemeden başka hiçbir şey bırakmamıştır.
Sayfa 205 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Cehennem Olarak Batı Uygarlığı
Schopenhauer, büyük balığın küçük balığı yemesi örneğinde olduğu gibi yaşadığımız dünyanın hiç de güzel bir dünya olmadığını öne sürmüştür. Ona göre, yaşadığımız dünya kötüdür. Var olan dünya, insanın dünyası acı ile dolu olduğundan yaşamaya değer bir yer değildir. Schopenhauer'a göre, "dünyanın özü kötüdür.”Dünya, çok fazla değişmeyen kötü insanlarla doludur. Dünya, aynı kötü senaryonun tekrarından ibarettir. Kendi ifadesiyle, "dünya sahnesinde oyunlar ve maskeler ne kadar değişirse değişsin bunların tümündeki oyuncular yine de aynı kalır. Beraber oturur, konuşur ve birbirimizi coşturup heyecanlandırırız, gözler parlar sesler yükselir; binlerce yıl önce başkaları da tam olarak aynı şekilde oturuyorlardı; her şey aynıydı ve onlar aynıydı. Bundan bin yıl sonra da her şey aynı olacaktır." Schopenhauer, bir bütün olarak dünyanın amacının olmadığını savunmuştur. Çünkü ona göre, iradenin nedeninden, kendisine doğru çabaladığı bir hedeften söz etmek olanaklı değildir. Schopenhauer, dünyanın insanları mutlu edecek şekilde tanzim edilmediğini öne sürmüştür. Schopenhauer, cehennemi tasvir eder gibi anlatır bize dünyayı. Burada acıdan, ıstıraptan, sefaletten ve afetten başka bir şey yoktur. Dünya, acımasızca birbirini ezen, birbirinin mezarını kazan ve her biri varoluşun yükü altında bunalan, kıvranan, inleyen çaresiz ama varoluşu gereği olarak saldırgan ve merhametsiz varlıkların birbirini yiyip bitirdikleri bir savaş alanıdır. Burada her varlığın payına yeteri kadar acı ve zulüm düşer.
Sayfa 105 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İnsanı Bencilleştiren ve Yabancılaştıran Bir Uygarlık Batı Uygarlığı
Batı uygarlığının bencil ve yabancılaşmış insan tipi ürettiği, çok farklı düşünce ustaları tarafından sıkça dile getirilmiştir. Batı uygarlığının insanları bencilleştirdiğini, birbirlerine karşı barbarca kayıtsız hale getirdiğini, yalnızlaştığını ve yabancılaştırdığını öne süren düşünce ustalarından biri de Engels'tir. Engels, Batı
Sayfa 208 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Yozlaşma Olarak Batı Uygarlığı
Machiavelli, özellikle askerî yozlaşma ve siyasi yozlaşma üzerinde yoğunlaşmıştır. Ona göre, askeri alanda yozlaşma gitgide yaygınlaşmıştır. Askeri disiplin tamamen yozlaştığı ve eski kurallardan iyice uzaklaşıldığı için her yerde askerler ve davranışları hakkında kin ve tiksinti duyguları yayan uğursuz görüşler ortaya çıkmıştır. Askeri alanda yozlaşmanın en görünür yanı, "paralı askerler"in varlığı ve onların yapıp ettikleridir. Machiavelli’ye göre paralı askerler; uyumsuz, haris, disiplinsiz, dostlara karşı kabadayı, düşmanlara karşı ödlektirler; ne Tanrı'dan korkar, ne de insanlara karşı dürüst davranırlar. Hükümdar, ancak düşman saldırmadığı sürece ayakta kalır; barış zamanında bu birlikler tarafından, savaşta ise düşman tarafından soyulur. Nedeni şudur ki, bu tür askerler, hiçbir bağlılık hissi duymadan hizmet görürler ve pek düşük bir ücret karşılığında silah altına alınmışlardır. Bu, hiç şüphesiz, onları, kendilerini kullananın uğrunda ölmeye ikna edebilecek bir saik olamaz. Savaş olmadığı sürece seve seve askerlik yaparlar ama savaş çıktı mı firar etmekten, er meydanından kaçmaktan başka bir şey düşünmezler. Machiavelli, paralı askerlerin, "güçlü düşmanlara" ve "kuşkulu uyruklara karşı ülkeyi savunmadıklarını bildirmiştir. Machiavelli, paralı askerlerin "işe yaramaz ve tehlikeli" olduğunu, çünkü sadece parayla elde tutulabileceğini söylemiştir.
Sayfa 38 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Engels’e Göre Komünizm ve Kapitalizm
Engels, komünizmin proletaryanın özgürleşmesi koşullarının öğretisi olduğuna vurgu yapmıştır. Engels, komünizmin burjuvazi ile proletarya arasındaki ayrıklığın üstünde ve ötesinde olduğunu, bütün sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırmak istediğini öne sürmüştür. Ona göre, komünizm, sadece proletaryanın sorunu değildir. Çünkü komünizm, özünde bir insanlık sorunudur. Sonuç olarak, Engels, Batı uygarlığının tarihinin sınıf kavgasına dayandığını, bu kavgada her dönemde çoğunluğun ezildiğini, azınlığın refah içinde yaşadığını, Batı uygarlığının çalışan sınıfların yoksullaşmasına ve büyük sefaletler içinde bulunmasına yol açtığını savunmuştur. Engels, Batı uygarlığının ezilen sınıfların emeklerinin sömürüsü üzerinden yükseldiğini, proletaryanın sefaleti üzerine inşa edildiğini, onun köleliğe dayandığını, sömürgeci olduğunu ve parayı tanrılaştırdığını ileri sürmüştür. Engels, emeğin tüm metaların değer ölçüsü olduğunu, bütün zenginliklerin insanın emeğinden meydan geldiğini, Batı uygarlığında, özellikle de kapitalist toplum aşamasında insanların emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve sürekli olarak sömürüldüklerini belirtmiştir. Hatta Engels, insanların "kendi emeği üzerine kurulu özel mülkiyetin, zorunlu olarak, işçilerin mülksüzleştirilmeleri yönünde gelişmesi, buna karşılık bütün zenginliklerin giderek işçi olmayanların elinde toplanmasından dolayı şaşakaldıklarını" vurgulamıştır. Engels, Batı uygarlığının büyük bir sefalet ürettiğini belirtmiştir. Bu çerçevede, Engels, kapitalizmi bir kötülük olarak görmüştür.
Sayfa 217 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Sürü İnsanı Üreten Bir Uygarlık Olarak Batı Uygarlığı
Schopenhauer, Batı insanını, birbirine benzeyen sıradan insan olarak görmüş, onun, hayatın anlamını ve derinliğini bilmediğini ileri sürmüştür. Schopenhauer, Batı toplumlarının düşünen, eleştiren, sorgulayan ve aklını özgürce kullanan bireyi pek fazla sevmediğini, vasat insanı ve düşük zekâya sahip insanı daha çok önemsediğini dile getirmiştir. Schopenhauer, Batı insanını "sürü insanı", Batı toplumlarını da "sürü toplumu" olarak etiketlemiştir. Schopenhauer, insanın başka birisinin aynısı olmasının büyük bir felaket olduğunu söylemiştir. Çünkü insanın başka insanlara benzeme çabası, kendisinin yok oluşuna zemin hazırlar. Schopenhauer'in deyişiyle, "başkalarına benzemeye çalışarak benliğimizin dörtte üçünü kaybederiz.”İnsan, kendi olursa, biricik olursa, özgünlüğünü muhafaza ederse, varlığını sürdürebilir. Aksi halde insan denen varlık, bir "koyun" gibi yaşar ve ölür. Batı insanı, sürü/kitle psikolojisi içinde hareket eden ve varlığını sürdüren sıradan insandır. Sıradanlık onun temel özelliklerinden birisidir. Farklı ve eleştirel görüşe açık değildirler. Batılı insanlar, kendisi gibi düşünmeyen insana pek hoş bakmazlar, onlar "kendileriyle aynı görüşü paylaşmadığımız zaman genellikle gücenip darılırlar.
Sayfa 133 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Schopenhauer'a göre insanlarda bencillik vardır. İnsanlar sadece kişisel çıkarlarının peşinde koşarlar, kendi yakınındaki insanların ıstırap içinde olduğunu bilir fakat onların ıstırabını dindirmek için hiçbir şey yapmazlar. - Sezgin Kızılçelik, Batı Barbarlığı 2, Anı, s. 148-149
Batı Barbarlığı 2 Kitabı Arka Kapağı Tanıtım Yazısı
MACHİAVELLİ, SCHOPENHAUER VE ENGELS ÜZERİNE Günümüzde Batı uygarlığı, dünyanın en fazla tanınan ve en çok itibar edilen uygarlığıdır. Çünkü şimdiye kadar, gerek Batı toplumlarında gerekse de Türk toplumu gibi Doğu toplumlarında bilinçli bir şekilde Batı uygarlığının, genellikle, hep olumlu yönleri ön plana çıkartılmıştır. Oysa Batı uygarlığının
Marx’ın İkinci Kemanı Olarak Engels
Engels, Marx'in yakın dostudur. Marx ile Engels arasındaki dostluk, asla sıradan bir dostluk değil, sözcüğün gerçek anlamıyla eşsizdir. Engels, Marx ailesi için "aileden birisi" olmuştur. "Engels, deyim yerindeyse Marx ailesinin bir üyesi gibiydi. Marx'in kızları ona ikinci babamız derlerdi. O Marx'ın ikinci kişiliği idi." Engels, arkadaşı Marx'a gözü gibi bakmış, ona kol kanat germiştir. "Sana bir şey olursa, tüm hareketin hali nice olur?' Marx'la Engels arasındaki dostluğu hiçbir şey bundan daha isabetli bir biçimde gösteremezdi." Marx ve Engels, tanıştıklarından itibaren, hayat boyu tüm çalışmalarını ortak bir davaya adamışlar ¹0, yani proletaryanın (işçi sınıfının/emekçi sınıfın) zincirlerinden kurtulması ve iktidara gelmesi için mücadele etmişlerdir. Sözün kısası, Marx ve Engels'in her konudaki fikirleri birbirleriyle tam olarak örtüşmektedir. Marx'ın sosyolojisi Engels'in sosyolojisini de bir ölçüde yansıtmaktadır. Hayatının önemli bir kısmını, Büyük Britanya'nın emekçi sınıflarına (İngiliz proletaryasına) adayan Engels Marx'ın ölümünün ardından bütün uygar dünyada modern proletaryanın en nadide önderi ve öğretmeni olmuştur.
Sayfa 159 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Schopenhauer'a göre insanlarda bencillik vardır. İnsanlar sadece kişisel çıkarlarının peşinde koşarlar, kendi yakınındaki insanların ıstırap içinde olduğunu bilir fakat onların ıstırabını dindirmek için hiçbir şey yapmazlar. - Sezgin Kızılçelik, Batı Barbarlığı 2, Anı, s. 148-149
Reklam
261 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 günde okudu
Kitap Tahlili / Batı Barbarlığı 2
Merhaba kitap dostlarım, Uzun zamandır kitap tahlili yapmak istiyordum. Batı Uygarlığı kitabı Batının gerçek yüzünü görmek isteyenler için yazılmış çok kapsamlı bir kitap. Ünlü düşünürlerin değerli fikirleri esas alınarak yazılmış olan bu değerli kitapta aslında Uygar Batıyı değil, barbar , doyumsuz ve tatminsiz Batıyı göreceksiniz. Kitap toplamda
Batı Barbarlığı 2
Batı Barbarlığı 2Sezgin Kızılçelik · Anı Yayıncılık · 20168 okunma
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Taha Kılıç'ın kaleminden Ortadoğu' y Kudüs'e geçmişe, tarihe dair okuduğum çok kaliteli, araştırmaya, düşünmeye yönelten bir eser. Birbirinden kıymetli ufuk açıcı yirmi yazıdan oluşmakta. Ortadoğu'yu tanımak isteyenin kesinlikle okuması gereken bir eser. Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğini geleceğini şekillendirmez. Bazı
Ortadoğu’ya Dair Yirmi Tez
Ortadoğu’ya Dair Yirmi TezTaha Kılınç · Ketebe · 2018685 okunma
Sınıf Savaşımı Alanı Olarak Batı Uygarlığı
Engels, Batı uygarlığının sınıf savaşımına göre biçimlendiğini, her aşamasının sınıf kavgalarına yol açtığını belirtmiştir. Engels'e göre, Batı uygarlığının önemli merhaleleri olan köleci toplum, feodal toplum ve kapitalist toplum snıf savaşımına dayalıdır. Engels, sınıf savaşımının basitleştiği aşamanın burjuvazinin yönlendirdiği kapitalist toplum olduğunu şu şekilde dile getirmiştir: "Bizim çağımızın burjuvazinin çağının ayırıcı özelliği, sınıf karşıtlıklarını basitleştirmiş olmasıdır. Tüm toplum, giderek daha çok iki büyük düşman kampa, doğrudan birbirlerinin karşısına dikilen iki büyük sınıfa bölünüyor: Burjuvazi ve proletaryaya." Engels, Batı uygarlığında, başta kapitalist toplum aşaması olmak üzere, ortaya çıkmış olan tüm toplum biçimlerinin büyük katliamlara ve cinayetlere sebebiyet verdiğini savunmuştur. Engels'e göre, "çeşitli sınıfların çatışmasını dile getiren Tarih, alanında işlenen cinayetlerden, yapılan zulűmlerden geniş ölçüde söz etmektedir." Engels, Batı uygarlığının sınıf mücadelesi ekseninde yol açtığı ürkütücü manzaranın oluşmasında devletin rolüne vurgu yapmıştır. Engels, toplumun sınıflara bölünmesine bağlı bulunan belirli bir iktisadî gelişme aşamasında devletin ortaya çıktığını öne sürmüştür. Engels'e göre, devlet inşa edildiğinden bu yana kendisini toplumdan bağımsız kılmış ve ezen sınıfların aygıtı haline gelmiştir.
Sayfa 181 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 2 Kasım 1992 tarihli rapor'da, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Lewis K. Elbinger, Bati dünyasının bu zulme tepkisiz kalmaması ve acilen bir şeyler yapılması gerektiğini şöyle dile getiriyordu: " 'Berbat' , 'korkunç', 'trajik' gibi kelimeler Bosna Hersek' de yaşananları anlatırken en çok kullanılan kelimeler ara-sında yer alıyor, ne var ki bu kelimeleri kullananlar bile Bosna'da yaşanan savaş suçlarının boyutlarının, tam anlamı ile farkında değiller. Biz sabah kahvemizi yudumlayıp gazetemizi okurken, orada Adolf Hitler veya Pol Pot'un yaptığı katliamlara benzer katliamlar gerçekleştiriliyor. Yarım yüzyıl önce Hitler katliamlarını gerçekleştirirken belki Amerikalıların yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Pol Pot barbarlığı için de Amerikalılar bir şey yapamazlardı, çünkü herşey gözden irak bir bölgede yaşanıyordu. Ama Sırp kıyımı Avrupa'da şu anda yaşanıyor ve ABD Dışişleri'nin bu konuda hazırladığı sekiz rapor var."
Sayfa 25
31 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.