İstanbul'a döndüğümde kendisini şık bir asker makferlanı ile Lebon şekerlemecisinden çıkarken görmüştüm. Bütün parlaklığı üstünde, benzerlerinden yalnız tabii olarak ayrı değil, isteyerek ve özenerek ayrılış edinmek istediği de belliydi. İstanbul'da biraz daha bilg edinmiştim, ne Almancı ne İngiliz veya Fransızcı idi. İttihatçılara sorarsanız lüzumundan fazla "kendici" idi. Gururlu ve tenkitçi olarak tanınmıştı. Sevilen veya sakınılan, fakat bir türlü kayıtsız kalınmayan, gergin veya oku takmak gibi, onun hırsını da iktidara yaklaştırmak tehlikeli sayılan bir adamdı.