Ali Batı

Yalnız kafanızla yazmak istiyorsunuz. Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir, sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın haline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.
Sayfa 32 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne diye telaş ediyorsunuz, İlya İlyiç? Hiçbir şeyden umudu kesmemeli. İnsan kendini bir bıraktı mı yandı!
Sayfa 42 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ne mümkün ah! Ne mümkün unutmak Ne mümkün aşkı akılla yenmek...
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Daha nasıl anlatılabilir ki...
Öyle şartlar içinde Mustafa Kemal'in yaptığını yapabilecek, cesarette demiyorum, belki ondan gözü pekler vardı, azminde demiyorum, belki onun kadar azimli olanları vardı, bilgi de demiyorum, şüphesiz ondan daha bilgili olanları vardı, fakat kırk yıllık ömrümde onun liderlik dehasında hiç kimseyi tanımadım.
Sayfa 253 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Bugünkü yapacağımız vatanı parçalanmaktan ve milleti esir olmaktan kurtarmaktır. Ama vazifemiz bununla bitmeyecektir. Medenî milletler arasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır.
Sayfa 239 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Reklam
Profesör Pittard'ın eşi, romancı ve tarih yazarı Noelle Royer bir gün Atatürk'e bütün isteklerine ulaşma başarısının sırrını sormuştu: –Durur durur, dinlerim, dedi. Sonra tekrarladı: –Durur durur, dinlerim. Ve sustu.
Sayfa 215 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Dokuzuncu Ordu Müfettişi olup Anadolu'ya geçme fırsatını bulduktan sonra
"Ne ala şey, talih bana öyle elverişli şartlar hazırlamış ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu anlatamam. Harbiye Nezareti'nden çıkarken heyecandan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış önümde geniş bir âlem, kanatlarımı çırparak uçmaya hazırlanmış bir kuş gibiydim."
Sayfa 204 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Benim kanaatim oydu ki ve daima oldu ki, insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak vasfını ve gücünü kendilerinde görmelidirler. Bu uğurda her türlü fedakarlığa göğüslerini germelidirler. Yoksa hiçbir medeni millet onları kendi sırasında ve safında görmek istemez.
Sayfa 191 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Çankaya sofrasında konuşan Atatürk de, daha Meşrutiyet'ten önce Selanik birahanelerinden birindeki masasında konuşan Mustafa Kemal Bey'in tıpkısıdır. Kafası bin bir fikirle, içi bin bir ihtirasla kay nar, fakat hiçbir zaman aklının yolundan şaşmaz. Onda idealist ve realist iç içe girmiştir. Daima ateşi ve o kadar hesaplıdır. Deha uzun bir sabırdır, demişler. Mustafa Kemal hiç acele etmemiş, eline geçen hiçbir fırsatı da kaçırmamıştır.
Sayfa 175 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Biz Birinci Dünya Harbi'ne hırs değil, cahillik yüzünden girmişizdir. Almanlara satılmamışızdır. İttihatçılar vatan satıcısı değil idiler. Liderlerinin hepsi parasız ve yardımsız, düşman kurşunları altında can vermişlerdir. Fakat bir umumi dünya görüşünden, realiteleri elde tutarak ve karşılaştırarak uzun vadeli hesaplar yapmak ve hükümler çıkarmak gücünden, yetkisinden yoksun idiler. Hiç olmazsa kendi partileri içinde serbest bir denetleme olsaydı gene de kendimizi koruyabilirdik.
Sayfa 145 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Reklam
Birinci Dünya Savaşı'nda kaybettikten sonra
Harbe böyle girmiştik. Fakat şimdi nasıl çıkacaktık? "Keşke ben ölseydim..." Talat Paşa'nın bu sözü samimi idi. Şüphe yok, fakat keşke devlet ölmeseydi... Çünkü çöküyorduk.
Sayfa 144 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Artık bütün belgeler elimizdedir. Bu belgelerden anlaşılıyor ki bizim için Birinci Dünya Harbi'ne girmemek, İkinci Dünya Harbi'ne katılmamak kadar kolaydı. Şüphesiz daha da yerindeydi.
Sayfa 142 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Ne vakit, en uzaktan bile görsem, bir yerde toparlanmak bilmeyen o manevi çözülüş içinde, donuk, çağrışsız, fakat hiç iradesini kaybetmeyen bir bakışı vardı.
Sayfa 93 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
İstanbul'a döndüğümde kendisini şık bir asker makferlanı ile Lebon şekerlemecisinden çıkarken görmüştüm. Bütün parlaklığı üstünde, benzerlerinden yalnız tabii olarak ayrı değil, isteyerek ve özenerek ayrılış edinmek istediği de belliydi. İstanbul'da biraz daha bilg edinmiştim, ne Almancı ne İngiliz veya Fransızcı idi. İttihatçılara sorarsanız lüzumundan fazla "kendici" idi. Gururlu ve tenkitçi olarak tanınmıştı. Sevilen veya sakınılan, fakat bir türlü kayıtsız kalınmayan, gergin veya oku takmak gibi, onun hırsını da iktidara yaklaştırmak tehlikeli sayılan bir adamdı.
Sayfa 92 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Rauf Orbay
Hiçbirimiz olmasaydık, Kurtuluş savaşı'nı Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiçbirimiz onun yaptığını yapamazdık.
Sayfa 77 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Resim