Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Sayfa 11
Öyle olur. Bazen bir kabahatin ardından kafasını duvarlara vurmaz hemen insan. Ne yaptığını anlaması biraz zaman alır.
Reklam
Erkek istediği an eşiyle münâsebette bulunabilir. Fakat erkek, evlilikte hayatın ve arzuların ortak olduğunu bilmeli ve kadının isteklerine cevap vermesi gerektiğini akıldan çıkarmamalıdır. İnsan her zaman için bir olmaz bazen neşeli bazen kederli olabilir. Erkek dâimâ bu hususları göz önünde bulundurmalıdır. Kadının neşeli ve arzulu olduğu zamanlar ona sırt çevirip kendi isteği uyandığı ve kadının kederli olduğu zamanlarda kendini tatmin etmeye çalışması doğru olmaz. Bu kadına âdeta yük gibi gelir ve nihâyet bu hal gitgide geçimsizliğe yol açar. Evlilikte mutlu bir hayat yaşamak isteyen bir genç, karısının istek ve arzularını tatmin etmeyi ihmal etmemelidir. Karısıyla olan her münasebetinde ona sıcak ilgi göstermeli ve âdeta yeni evlendiği günleri hatırlamalıdır. Kadını bedenen hazırlamadan münasebete kalkmamalıdır. Uzun senelerin nikâhlısı da olsalar kadın ve erkeğin her münâsebetlerinde ayrı bir hava olmalı ve birbirlerini içten sevmelidir. Kadının şehveti baştan kalb ve ruh ile tahrik olur. Sevmesini bilen koca kadını sadece bedeniyle sevmez. Onu ruhuyla da sever ve onu zevkinin doruğuna çıkarır. Diliyle severek onun ruhuna ve kalbine hitab eder. Erkek bu şekilde hareket ederse isteksiz olan zevcesini bile istekli hale getirir. Böylece münâsebet anında karşısında sıcak ve hareketli bir karşılık görebilir çünkü öyle kadınlar vardır ki, aşkları küllenmiştir. Ancak bu şekildeki hareket ve davranışlar onların aşkını alevlendirir.
"-Ne güzel bu duyguları sana yaşatan Rabbimize, gören bilen gözüne gönlüne, Käbe'ye kimi gider yüreğinde Kâbe olur, kimi gider gördüğüyle kalır, Kâbe'sini orada bırakır gelir. Kalbin Kâbe gibi temiz olsun evladım, kalbin Kâbe gibi temiz olursa dostların da öyle olur. Rabbin ne güzellikler sunar sana elbet, gördüm ki kula erişmiş hakkın çağrısı, bir çiçek gibi açtın evladım sen, birdenbire bir goncagül gibi, boynunu hiç bükme, nasıl ki toprağa su verdikçe çiçek boynunu dik tutar ve o güzel yapraklarını rengarenk açar, sen de bedeninin suyunu bol verenlerden ol evladım, girdiğin bahçeler gül koksun, sen de o güllerden olasın, gülünü ve bahçeni hep sev, sen severken dikenler batabilir bazen. O batan dikenlere takılma, bir cımbız yeter onu söküp almaya, yeter ki sen o cımbızı tutmasını bil..”
...şu ya da bu yüksek ses doldu kulağına, biz henüz uykudayken, dış dünyanın sesleri bizi beyaz bir örtü gibi saran bilinçsizlik perdesine değerken de öyle olur bazen.
Alimler şöyle derler: Her mümin Müslümandır. Şüphesiz imanı elde eden ve onu kalbine yerleştiren islam'ın emrettiği amelleri de yerine getirir. Nitekim Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin, şüphesiz bedende bir lokmacık parçası vardır ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur; bozuk olursa bütün beden de bozulur. Dikkat edin, o et parçası kalptir." Bedendeki organlar, kişiyi, İslam'ın emrettiği amelleri yapmaya yönlendirmedikçe iman, kalpte yerleşmiş olmaz. Ayrıca her müslüman, mümin de değildir. Kuşkusuz bazen iman zayıf olabilir; bir kimse, iman kalbine tam anlamıyla yerleşmemiş olmasına rağmen organlarıyla İslâm'ın emrettiği amelleri yerine getirip müslüman olabilir; ancak o, tam bir imana sahip mümin değildir. Nitekim Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "Bedeviler iman ettik" dediler. De ki: "iman etmediniz" (Öyle ise iman ettik demeyin.) Fakat boyun eğdik (teslim olduk) deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi." (49/Hucurat, 14) Onlar, en doğru olan yoruma göre, tamamen münafık değildiler; sadece imanları zayıftır. Bu, ibn Abbas ve başkalarının görüşüdür. Allahu Teâlâ'nın şu buyruğu buna işaret eder; "Eger Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez." (49/Hucurat, 14) Yani Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederseniz Allah, amellerinizin sevaplarını eksiltmeyecektir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.