Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... ... Bazen ne kadar çok bağlanırsak, o kadar çok kayıp yaşarız. ... ...
Arunas YayıncılıkKitabı okudu
Çevreden gelen uyarımlara itaatimizin derecesi farklıdır. Bazen bizim ruhumuz bir koyun sürüsüne benzer. Birimizin yaptığını ve hatta geçmiş asırlarda bir ceddimizin yaptığını gözümüz kapalı tekrar ederiz. Fikrimizdeki tembelliğin çokluğu, tartışma ve tefekkür kabiliyetinin olmayışı sebebiyle dışarıdan gelen telkinleri bir budala gibi kabul ederiz. Boşvermiş bir tarafsızlık içinde her görüp işittiğimizi taklit ederiz. Çevremizde hususi kişiliğe sahip bir fert olma imtiyazını kaybederiz. Güya bizde yaşayan bizim kendi benliğimiz değildir; çevrenin ruhu ve şuuru, sürünün fıtratı ve yaratılışıdır, bizim şahsımız sanki hiç yoktur da biz, toplumun tekrarlanmış bir kopyasından ibaretiz. Bütün temayül ve zevklerimizi, tercih ve seçimlerimizi, kanaat ve itikatlarımızı, muhakeme ve kararlarımızı dışarıdan ödünç alırız. Toplumun nihayetsiz yalanlarını, yanlışlarını ve sahteliklerini farkında olmaksızın kabul eder, muhakeme etmeksizin taklit ve tekrar eder. esir hayatı yaşarız.
Reklam
Bizler, biz insanlar ölümü yok etmek için mi yaşarız? Hayır, yaşamamızın nedeni ölümden korkmamız, sonra da onu yine sevmemizdir; özellikle ölümün varlığından dolayı elimizdeki birazcık yaşam bazen kısa bir süre işte öylesine güzel ışıldayıp durur.
104 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Engin Aşkın / Terazi Kızı Ne kadar sevsek de, ağızdan çıkan ama içi yansıtmayan sözler, kaprisler ve gereksiz kavgalar İlişkileri çok karışık hale getirebiliyor. Kitabımızda ikili ilişkileri konu alan on dört hikaye var. İki hikaye dışında diğerleri yazarımızın terazi burcu bir arkadaşının hayat kesitlerinden oluşuyor. İsimler, zamanlar ve
Terazi Kızı
Terazi KızıEngin Aşkın · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202350 okunma
Bir şeyi çok istediğimizde etrafa çok istemiyormuşuz, önemsemiyormuşuz gibi davranabiliriz. Böylece istediğimiz şeyi elde edemediğimiz zaman canımızın acımayacağına inanırız. Gerçekte bu doğru değildir. Çok istediğiniz hâlde istemiyormuş gibi davrandığınızda o şey, gerçekleşince bize yaşattığı mutluluk da azalmış olacaktır. Bir şeyin önemini küçülttüğünüz zaman eşlik eden duygu da yoğun olmayacaktır. Bazen de bir şeyin olmasını çok isteriz. Olması için çok bedel öderiz, kendimizden çok şeyi feda ederiz. Bu durumda, istediğimiz şey gerçekleşince "buruk" bir mutluluk yaşarız. Çok mutlu olacağımızı zannederken yaşanan burukluk bizi hayrete düşürür. Yaşananlardan dolayı bu sonuç ortaya çıkmıştır.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Kuklacı ️ Herkese selamlarr! Emre Timur’dan bir süredir okuma yapmamıştım ve bu kitabın da çıkmasını uzunca süre bekledikten sonra, Kuklacı çıktığı an kavuştuk! “Devamlı kafamın duvarlarına çarpıp duracak olan bu sineği, niçin kafatası odama davet ettim ki?” Seçebilir miyiz ki neyi düşünüp neyi düşünemeyeceğimizi? Bazen öyle olaylar
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202419 okunma
Reklam
Aile öyle bir mengenedir ki biri omuzlarımızdan yakaladığı günden itibaren onun pençesinden kurtulmak artık mezara kadar imkânsız olur. Mezara kadar, anlıyor musun? Bu tazyik bizi incitir mi diyeceksin? Hayır! Tamamiyle aksine. O kadar geniş bir teslimiyet içinde, bu makinenin kolları arasında yaşarız ki.. Adeta, kendi kendimizi evlendikten sonra
Sayfa 40
"Hayat önce test eder, sonra öğretir." Bu sözde tecrübenin gizemli gücü yatıyor sanki. Bir nevi "kaybederek kazanmak" felsefesi... Birkaç mağlubiyetten sonra yenilmezlik belgesi mi alıyoruz? Belki de...  Tecrübe denen şey, pahalı bir öğretmen olsa da, paha biçilemez bir hazine. Bebeklikten beri onunla yaşarız. Doğar doğmaz emmeyi, tutmayı, yürümeyi... Önce bir yere, bir insana tutunarak... Sonra vakti gelince; yalnız, tek başına... Büyürüz zamanla. Acılara tutunur, sevinçlere giden yolları ararız. Güvendiğimiz dağların karlarını temizler, kanayan yüreğimize kendi ellerimizle pansuman yaparız. İmtihanlar zorlar, pes etme noktasına getirir. Fakat içimizdeki bilinmez güç, her seferinde yolumuzu aydınlatır ve devam etmemizi emreder.  Pişmanlıklar ve keşkelere boğuluruz bazen. İyiliklerimiz gözden kaçar. Yine de yaşadıklarımıza şükreder, herkesi ve en çok da kendimizi affetmeyi öğreniriz. “Ömrümün hülasası sadece şu üç kelimedir; hamdım, piştim, yandım.” Hz. Mevlana Mutluluğun bedelsiz olmadığını, "hamdım, piştim, yandım" mertebesine ulaşmanın kolay olmadığını anlarız. Velhasıl, bedelini ödemeden, hatta bazen bedelini fazlasıyla ödeyerek, hayatın en basit nimetlerinden bile yararlanamayız. Tecrübelerimizle yoğrulmuş bir yaşam, aslında bize en büyük serveti sunar.
İnsan kaybeden bir varlık.
Yeni birgüne vedalarla başlarız. Bazen farkında olarak yaşarız bazen farkında olmadan veda ederiz. Veda ettiklerimiz, kimi zaman sokakta baktığımız bir kedi kimi zaman bir eşya… Çoğu kez farkında olmasakta insan sürekli kaybeder. Ve her gün kayıplarla dolu geçer..
88 syf.
·
Puan vermedi
Fazla Anlam Yüklemek
Bir paragrafta şöyle diyordu: “ Bana uğrayan ve adını söylemeyen bu acı da neydi böyle? Nasıl oluyordu da şiddeti ve süresi aynı olacak şekilde bana misafir oluyor sonra da hiçbir şey olmamış gibi beni bırakıp gidiyordu?” Aslında acılarımız da bir nevi aşk gibidir. Nereden , kimden ötürü geleceğini bilemeyiz lakin hikâyenin sonunda yaşarız. Yazarın da dediği gibi “ Hiçbir şey olmamış gibi beni bırakıp gidiyordu.” Bazen o çok sevdiğiniz, dolu dolu gençlik yaşadığımız dönemdeki acının aslında bir gelecek çağrısı olduğunu bildiğimiz insanlar da hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmektedirler. Ve sonunda tek başına kaldığınızda kendi benliğiniz ile cebelleşirsiniz ve en büyük acıdır ki bağlanmak, fazla anlamlar yükleyip, hayatımızın merkezinize almak.
Fernando Pessoa - Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi
Fernando Pessoa - Kalp Düşünebilseydi Atmaktan VazgeçerdiYılmaz Şener · Destek Yayınları · 2020263 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.