Ömrümüzün ilk çeyreği "kafamızı dağıtmak" için çılgınlıklar yapmakla geçer, son çeyreği ise bunun bedelini ödemekle. Telefon şirketinin ucuz konuşma hattından bedava kontör bulduğu için, saatlerce sevgilisiyle konuşan genç insan, aşkta kazansan da kafadan kaybediyorsun!
Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekânlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.
Reklam
BEDEL ÖDEMEK...
Çok kıymetli bir büyüğüm, bir gün bana “İslâm’a muhatap anlayışa da muhatap anlayışlar var!” demişti. İlk bakışta gayet “yalın” görünen bu tespite bir müddet kafa yorduğumu, daha bunu yaparken bile kendimi bu tespitin tam da tarif ettiği hâl içinde bulduğumu hatırlıyorum. Bu misâl, bir aynanın diğer aynadaki yansımasıyla ortaya çıkan ve silsileler hâlinde birbirini takip eden bir resim şeklinde canlanmıştı zihnimde. Şimdi bu güzel espriden mülhem söylemek gerekirse, bugün biz de, Mutlak’a muhatab olan peygamberin ANLAYIŞI’na, ispat edilmiş liyâkatleriyle -hem de “Mukarreb ve Fenâ” hâlde “seçilmiş” olarak!- muhatap olan anlayışların (Sahabîler-Veliler ve İslâm kahramanları) karşısında, ister istemez kendi varlığımızla muhatabız… İster istemez diyorum, çünkü işin hem “liyakat” çetinliği belli, hem de başka çaremiz yok. Bu işler ergen çocuk pozlarına girerek “ben kendim yaparım”cılıkla olmuyor! Öte yandan tâbi olmak meselesi ne bedava ne kolay iş değildir; hele ki “ayna” olmak! Fakat bunların bir ortak yönü varsa, o da “bedel ödeme” şartıdır. Kabul eden veya reddeden herkes kendi nasibince dereceler halinde bu işin bedelini öder… Tâbi olanın imtihanı başka, olmayanın ki başkadır. Bizim anlayışımıza göre birincisi, ikincisine göre her hâlükârda, elbette kârdadır! Ölür ise şehit olur, kalana gazi denir… Tâbi olmayana ise -İblis gibi- mahrumiyet cezası yeter de artar!..
Sayfa 27 - 28 Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okuyor
Yeni nesillerin "içgüdü "diye isimlendirerek sığır gütme seviyesine indirdikleri bedava "insiyak"lar onda her defa düşünülüp de bulunması gereken bir şuur...
“Beni boşver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım. Asıl sen kimsin? Senin heyecanların neler, tutkuların neler, hayal kırıklıkların neler? Şu hayatta başın sıkıştığında ilk kimi ararsın? Seni karşılıksız seven insan kimdir, ne bok yersen ye seni bağrına basacak insan kimdir? Eğer böyle biri varsa bu akşam onu ara, halini hatrını sor bu vesileyle. Yoksa sen de bir gün benim gibi yapayalnız kaldığında, ufacık bir şeyi danışmak için bile arayacak kimseyi bulamazsın. Bu sözlerimi harcanmış yıllarımın manifestosu olarak kabul edebilirsin. Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen sonra yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü.”
Evlilik denemesi bedava bir şey olamayacak kadar özel ve güzel bir şey. Ama karı-koca olmadan önce insan olmayı, sevmeyi öğrenmek birinci şartımız olmak kaydıyla.
Sayfa 168 - KronikKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.