(Çağrışım yolculuklarında göl saatleri, bir heykelin yüzündeki kör gülümseme, bir hamağın kendi kendine gidip gelmesi, ışığa tutulan bardaklar, cam kırıkları ve su korkusu, çocuk muydum bu kadar? neden her anıda ölüm yüreği? ya unutabilseydik her şeyi, ya da hepsini anımsayabilseydik, biter miydi bu çağrışım çaresizliği?)