Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
24 kez intihar eden Ümit Yaşar'ın Oğlunun akıl almaz intikamı
Yaklaşık 24 kez intihara teşebbüs eden ancak bir türlü başaramayan edebiyat dünyasının en melankolik şairidir Ümit Yaşar Oğuzcan.. Sürekli ölmek isterken oğlu Vedat'ı etkilediğini düşünemez. Oğlu Vedat küçük yaştan itibaren babasının bu gelgitli, iniş çıkışlı ruh halinden nasibini alarak büyüdü. Taaa ki babası gibi depresif olan ama
Belki de kötü olmak lazım ya, Belki de biz iyi olmayı nerede bırakacağımızı bilemediğimiz için bunları yaşıyoruz, bunlar başımıza geliyor. Belki de bizim de onlar gibi yakıp yıkmamız, kalp kırmamız, eziyet etmemiz gerekiyor. Çünkü belli ki kötülere hiçbir şey olmuyor... 🙄
Reklam
Açık yüreklilikle bu cümledeki paradoksla yüzleşelim. Hangi konuda olursa olsun, kuralların miktarı insanı ezecek derecede fazladır. Üstelik bu öyle bir sistemdir ki, aynı konunun üzerinde sayısız insan her gün yeni kurallar yarat- mak için çırpınır dururlar. Yukarıdaki kurala göre (!) kuralların yıkılabilmesi için gerekli olan ön koşul, yani bilmek zaten oldukça uzak bir hayaldir. Ve daha da garibi, kuralları yıkabilme noktasına ulaştığınızı yani "bildiğinizi" varsaydığımızda zaten bilginin tekrarı (döngüselliği) içine hapsolmuş olacaksınız (kalıpların bilgi olduğu ve tekrar mekaniz masının çalıştığı varsayımıma göre). Bu durumda da 'yıkım bir gençlik hayali olarak kalacaktır...' belli bir yaşın üzerinde olan çoğu insan bunu yaşamıştır. Bu durumda, aşağıdaki tırnak içindeki cümle gençliği raya oturtmak için ortaya atılmış nefis bir paradoksal kuraldır.
Aydan Kurt

Aydan Kurt

@aydannkurt
·
22 Mayıs 00:26
Ya eğitim? Eğitim düzeyi, bütünüyle olmasa bile, hem kişinin bulunduğu sosyal çevreyi ve statüsünü belirlemek açısından, hem de daha önemlisi kalıp koleksiyonunun miktarı açısından önemlidir. Okulların en temel görevleri geçmiş zaman kalıplarını yeni nesile aktarmak ve de yeni neslin bu kalıpların kullanımıyla yeni kalıplar üretmelerine ön ayak olmaktır. Her ne kadar Batı toplumunun önderliğinde araştırmacı, deneyler yapan, düşünen ve üreten bir eğitim sistemine sözüm ona öykünülüyorsa da (keşke en azından bu becerilebilse), çoğu Batı üniversitelerinde şu kavram gizliden gizliye hala geçerliliğini sürdürmektedir: "Kuralları bilmeden onları yıkamazsın."
Saçlarına pütür pütür yapışmış, Gözlerinin rengi ile sıvanmış Bir avuç kuru çiçek topladım. Kırılıp dökülmesinler diye Sevgiyle, özenle tek tek topladım. Yürek fideledim zamana ve mekâna, Hasat vakti geldi yürek topladım. Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek Aşıdır, serumdur, besindir her umut, Ey sevgili umudunu diri tut! ... Bedenim hür değil,
Benim kadar seni çeken olursa baş tacı et Çaldığın yılları hibe ettim bende net Hayat bu belli olur mu pişman olur da dönersen Vay, vay ki ne vay haline Vay, vay ki ne vay haline Bilge Nihan
"Beni her gün yeniden şaşırtan kız, içimde bir ışık gördüğünü söyledin ya... aşk olsun sana. Tarif ettiğin ettiğin hayali çok sevdim ben. Her gün bir kere hatırlar mısın beni? Her hatırladığında bir kere gülümser misin kimseye belli etmeden? Ya da gözlerin dolar mi bazen aklına gelirsem? Çaresiz miydi diye düşünürsün, o yolun yolcusu muydu, yavaş yavaş unutur musun yoksa beni? Bana hayal kurmayı öğrettin ya sen, bir insan diğerine daha ne kadar yakından dokunabilir ki. Hoşçakal güzel kalplim... güneş yüzlüm... kızgın karetecim... olduğun gibi kal. Gözyaşı dökme arkamdan. Sadece bir Akgün geçti hayatımdan de, sonra da bir sabah güneşiyle unut gitsin beni. Hoş kal... Hoşçakal..." -Akgün Gökalp Taşkın
Reklam
-Tolstoy: herkesten çok güldü. belli ki acı çekiyor. -Karacaoğlan: girebilsen şu sinemde neler var. gülüp oynadığım ele karşıdır.
Ürkek bakışlarımın ardında sana belli ettirmeme çabam olsada beni fark etmeni o kadar istiyordum ki...işte öyle karışıktım sana.
Zaman belli belirsiz sürükleyip durdu hep insanı; Ahvâline hüküm sürdü insafsızca. Huzura, sessizliğe erişemez oldu insan; Hasret kaldı. O kadar hızlı sürüklendi ki yolunu da, izini de kaybetti. Bulamaz oldu döneceği yolu, Dönüp de kulağını vereceği sesi, Toprağı, sevgiyi, hüznü, saflığı, duruluğu. Kaybetti temizliğini dünya, içine insanı hapsetti. Bir hoş sadâsı vardı inceden duyulan, Onu da yitirdi; Ahuzar kaldı.‘’
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.