düşünsenize, iyimser biri olmasaydım eğer, on beş yıl boyunca bir yolunu bulup gırtlağımı kesmez miydim ben? hiçbir şey bulamasam, başımı hücremin duvarlarına çarpar parçalardım.
ben artık istemiyorum Osman
Güzel başlayan bazı romanlar ilerledikçe sarpa sarmaya başlar da bir umut okumaya devam edersin ya, hah işte ben öyle yapmayı bıraktım. Neresinde kaldığımı unutmayayım diye değil, tam da neresinde vazgeçtiğimi hatırlayayım diye sayfayı köşesinden katlayıp rafa kaldırıyorum
Reklam
O silik aynalarda şaşırdığım pis yüzüm daha çok insanlara benzeyen ve onlara hırçın çalgılar ansıtan yüzüm. Uykularım upuzun bir geçmişi yaktıkça ve o külle yıkandıkça ben durmadan utançla oğuşturduğum yüzüm.
Kargaşa. Anılacak günlerim olmadı mı benim? Ayaklarımın korkusuzca çiçeklendiği, silahıma yapışıp sabahın serinliğini beklediğim, kuzey gemileriyle sağır olduğum günler, sepet örmeyi unuttuğum günler olmadı mı? Ey geceyi ve kahverengi bir düzeni taşıyan ellerim! Yüzümün uğultusuyla şaşırtın beni. o karanlık ormanı yangına vurun. Çünkü ben de kaçarken ardımda kalanları yakıyorum. Ama iyi biliyorum yıldızları, ama yıldızların tanrıların da üstünde parladıklarını, anılacak günlerimin gitgide yok olduğunu biliyorum.
"Belki de," dedi Aslan düşüncelere dalarak, "kalbim olmasaydı ben de korkak olmazdım."
İşte, zehirli oklar kullanıyoruz o yanıltan savaşlarda. Yıkıyoruz, yaban çiçeklerinin açtığını görüyoruz kıyıda. O kargaşalık içinde ben yıldızlara bakıyorum. Çevresini soğutuyor suya düşen ay. Yıkıyoruz. Yıkmak, kutsal kini yürekli olmanın. İğrenmeden göklere göklere bakmak. Ellerimiz saklamak ellerimizde.
Reklam
Ah bee yazık etmişsin üstad
, ben yaşamış, fakat yaşamanın tadını çıkarmayı göze alamamıştım.,,
Yüzdeki gülümseme, ah bilmeyene de söylenmez ama işte o her şeyi verip burada kalıştır, hem de kalmayı en istemeyenken. Ben de bir vakit oldu ki gülümseyen adam oldum. Daha ne olayım ki, tuhaftır, acaba böyle dimağım kopup bu sırf bana sırlanacağına kolum kopsaydı daha iyi mi olur, hem de paylaşılır, anlaşılır bir derdim mi olurdu diye çok düşündüm. Sonra kimden ne koptuğu belirsiz, sonsuz bir sakatlık ve gizlilikle hep bir arada yaşadığımızı düşünüp bu gizli çolaklıklarla ve aşikar sakarlıklarla zaten hep malûl olduğumu anladım da bunu bir şeye yaratamadım. Başkalarının perişanlığını görmek beni başkalarında olduğu gibi hayata ısındırmadı; hepi topu buymuş demek, soğan ekmeğe iştahlandırmadı. Toplu eza, görmezden gelmemi sağlamadı, ölüler ve ölenler hayata bağlamadı, balığın suda kayışı da, tavada yanışı da gayetle acıklı idi de ummanın buna ses çıkarmayışı niye idi?
Susmasam kendi sesinden delirecektim Benimle sanki bir başka ben vardı.
Anladım artık beni sevmiyorsun. Sevdiğini sanmakla yanılmışım. Zaten çirkin bir adamım ben, sinirliyim, kıskancım, fazla hisliyim. Daima beni seveceğini düşünmemeliydim. Suçluyum. Kendimi sevgilerimin bencilliğinden kurtaramadım. Zayıf, bencil bir adamım öyleyse
Sayfa 131
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.