Ne dolandırıyorsun işte ya,sevgi yokmuş .
Ben endişeli, korkak ve tutkusuzdum. Farklılığımızı simgeleyen gri bir çiçek açmıştı aramızda sanki. Tam olarak bilmiyordum ne olduğunu.
Sayfa 65 - ParantezKitabı okuyor
Belki de ben şimdiye kadar sahiden sevmenin ne olduğunu bilmiyordum.
Reklam
Belki de ben şimdiye kadar sahiden sevmenin ne olduğunu bilmiyordum.
"Belki de ben şimdiye kadar sahiden sevmenin ne olduğunu bilmiyordum."
İyi olup olmadığımı bilmiyordum, bana hiçbir şey bilmiyormuşum gibi geliyordu.
Bir mektup yazmak istiyordum ama adres bilmiyordum. Yani hiçbir adres bilmiyordum. Buna inanmazlardı, bunun için utanıyordum. Bana herhangi bir adres söyler misiniz? diyemezdim. Oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için. Bir zorluk daha vardı o zamanlar. Şimdi de var - yani bir süre geçtiği halde. Kendi adresimi de bu mektupta yazmak sorunu beni düşündürüyor. Bu hikayemi, ekspres ya da posta treni artık -belki de sadece belli bir süre için- geçmediği halde, bir yolunu bularak okuyucularıma -artık müşterim kalmadı- iletebilsem bile, nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım? Bu sorun da beni düşündürüyor. Ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerede olduğumu bildirmek istiyorum. Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?
Sayfa 196 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve üstelik ya­şıyordum ben, çok hareketliydim; ölüleri kesip biçmesi­ni bilmiyordum henüz, ama kaprislerimi kabul ettiriyor­dum onlara; kollarıma alıyordum onları, taşıyordum, ye­re koyuyordum, sayfalarını açıyordum, kapatıyordum; hiçlikten çıkarıp yeniden hiçliğe atıyordum onları; be­nim bebeklerimdi bu kolsuz bacaksız adamlar ve ölüm­süzlük denen şu felçli ve sefil hayata devam edişe acı­yordum için için.
Altın olan her şey parlamaz, her gezgin yitirmemiştir yolunu.
“O mısralar senin için miydi yani?” diye sordu Frodo. “Ne manası olduğunu çıkartamamıştım. Ama, Gandalfın mektubunu görmediysen bunların mektupta olduğunu nasıl bildin?” “Bilmiyordum,” diye cevap verdi. “Ama ben Aragorn’um, ve o mısralar bu isme aittir.” Kılıcını çekti ve hobbitler kılıcın gerçekten de kabzasının on iki parmak altından kırılmış olduğunu gördüler.
Sorun çıkmasın diye susuluyor ama can çıkıyor sonra!
Deprem zamanında aile apartmanının çatılı park ve oturma yerinde 9-10 aile birlikte kalmıştık. O durumda ve o kadar zamana rağmen bizleri ev sahibi, kendilerini hâlâ misafir sanan bazı dayımgiller vardı. Bu farkı rahatsızlık olarak algılamayın. Fazla rahatlıktan geliyordu. 6-7 ay geçince bazıları evlerine geçti, evi yıkılanlar da çatı altında
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.