Sen bi' ceylan olsan, ben de bir avcı
Avlasam çöllerde, saz ile seni
Bulunmaz dermanın, yoktur ilacı
Vursam, yaralasam söz ile seni
Aşık Veysel'in unutulmaz dizeleri ile başladım. Samsun yazarlar derneğinin geleneksel cumartesi buluşmalarında ozanlar, şairler, sanatçılar, yazarlar bir araya geliyor ve sazlı sözlü sohbetlerde buluşuyoruz.
"Ben seni en kötü halinle kabul etmiştim çünkü zaten öyle tanımıştım. Ama sen...
sen bana her baktığında bir yıldızı aradı gözlerin. Su Vârisi olmam mesele değilmiş. Ben yıldız değilim, Daren. Ve artık sen de bunu biliyorsun, öyle değil mi?"
Dilim gitmeni söylüyor
Yüreğim ise kalmanı,
Aklım seni silmek istiyor
Ruhum ise hep yanımda kalmanı..
Ne yüreğimi ne de ruhumu duyabildin
Yoktu beni hakikaten işitebilecek cesaretin,
Ben sana korkusuzca gönlümü verdim oysa
Bir ömür boyu teslim oldu kalbim korkaklığına..❔
Gün gelip okusan bile bu bana yazılmıştır demeyeceksin aklının ucundan bile geçmeyecek belki...
Ama ben biliyor olacağım, seni hem bu satırlara hem de aklımın ücra bir yerine gizledim. Mutlu olup mutlu kalman dileğimle...
Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte Bıraktın, unuttum, unutuldum.
"Seni kırdığım yerden beni de kırdılar, Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni."
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor.. Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en.. Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını.. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.
Seslendiren : Bennu Yıldırımlar
Dinleme Süre: 1 saat 52 dk
Merhaba arkadaşlar,
Yıllar önce filmini izlediğim ve uzun zamandır aklımda olan bir kitabı Bennu Yıldırımlar' ın sesinden dinledim.
Kitabın konusu,
Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi... Sen
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ama biliyorsun nihayet ben de insanım
Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
Hiç gelmeyeceksin sanıyorum
O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
Katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
Yalnızlığımdan utanıyorum
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim
el değmemiş,duru sözler sevdiğim için
sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
ve bu yüzden bürünür geceyi
güneş gözlerinden beslenir
ve saçlarını kollar görmek için.
sensizken şehrim,
boş meydanlarında yürüdüm
kalın puntolarla iri laflar ettim
öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.
sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu
Ben de oradayım. Masanın kenarında, ayakta duruyorum. Hiç yer kaplamıyorum. Daha doğrusu yer kaplamamaya dikkat ediyorum. Beni göremiyorsun küçüğüm, ama oradayım ve seni düşünüyorum.
Julia, "Evet." dedi inleyerek.
Güzel, çünkü ben de hepsini alacağım. Hepsini is- tivorum.
Clay elini tekrar havaya kaldırdığında, Julia bir şaplağın daha yolda olduğunu anlamıştı. Bu acı ve zevk arasında hissettiği duygu, ona kendini çok iyi hissettiriyordu. Bu şaplağın peşinden Clay, ona tam da dokunmasını istediği yerden dokunmak için
Bu bir mektup olsaydı
seni güldürürdüm mutlaka
fakat bu bir şiir, bağışla
seni yine güldürdüğüm için, bağışla
Bak ben kaldım, sen de
Kal! Karanlığa
bir yarım ekle yalnız
bir de yağmur kız ekle
ve kal istersen yarısı mavi
yarısı bordo bu ödünç şiirde
Ya da;
Ya yağmuru da alıp gidelim buralardan
Ya yağmuru terk ettiğin parka bırak beni de!