Bizi ninnilerle uyutan Bize en doğru ve en güzel örnek diye Geçmiş zamanı gösteren tarih! Alnında altı bin yıllık buruşukluklar ve şüpheler karışık Ona bazen eski anılarını sorarım O boğuk ve paslı bir sesle Başlar birer birer anlatmaya Mutlaka bir yenen, öte yanda on yenilen Çiğneyen haklı, çiğnenen utanç içinde Ezmeye alkış, gurura secde Hak kuvvetlinin, söz kötünündür Ezmeyen ezilir... Düşünceye artık yeter egemenliğiniz Yaşanır pek güzel zorbalıksız İşte gerçek özgürlük Ne savaşçı, ne savaş Ne zulüm, ne baskı Ben benim, sen de sen, ne efendi, ne de kul Kuşku bir aydınlığa koşmaktır Doğruyu aydınlatmak akıl için haktır. Tevfik Fikret
Hatice Gül yazdı... EFELYA'YI BEN DE OKUDUM... Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim. "Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
Reklam
Bizi sanık kürsüsüne çıkardıklarında dikkatimi çeken ilk şey Compeyson'ın görünümü olmuştu; o kıvırcık saçlarıyla,o siyah kıyafetleri ve beyaz mendiliyle tam bir beyefendiydi;oysa ben adi bir serseri gibi görünüyordum. Oturum başlayıp kanıtlar sıralandığında kanıtların büyük ölçüde benimaleyhimde olduğunu, Compeyson'ın aleyhinde pek bir
Sayfa 501 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ah bahar...
''Aşkın?''Bahar'ın sesiyle sigaramı söndürdüm,bakışlarımı ona çevirdim.Yüzünde endişeli bir ifade vardı.Dudaklarını ıslattı,titrek bir nefes aldı.''Ben Pusat'ı arıyorum ama ulaşamıyorum,o hiç böyle yapmazdı.Başta uyuyordur dedim ama bayağı çaldıktan sonra tamamen kapandı telefonu.Çok merak ettim ya,bir şey gelmemiştir değil mi başına?''Ateş de mesaja hala cevap vermemişti. ''İşi vardır,,telefonu kapanmıştır.Neden böyle çıktın dışarı?Üşütmemen gerek,lütfen içeri geç.Ben Ateş'e sorarım.'' ''Bilmiyorum,içimde kötü bir his var sanki,''dedi eli kalbine giderken. ''Kalbinle ilgili bir sorun yok,değil mi?'' ''Yok,yok.Alışkanlık işte,üzüldüm biraz.'' ''Üzülme,içeri geç.Bir şey olmamıştır.''
Sayfa 286Kitabı okudu
Hayatını sevgilinin yoluna adayarak kazanmak; hayatını yaşayarak sevgiliyi kazanmakla aynı şey değildir. İnceliğin ve duyguların zirvesindeki ruh; sevgiliyi, hayatını ona adayarak kazanır. Maşuk yanına değil yarana gelen demekti. Benim üç yaram var. hayat yarası, ölüm yarası ve aşk yarası. Sen hangisine geleceksin Şems? Muhabbet ve sevgi dolu
Ben ki ona iki senedir samımıyetin, muhabbetin, fedakârlığın en büyüğünü gösterdiğim halde böyle yapıyor. Şimdiden sonra benden pas, gitsin hangi taş katı ise oraya başını çalsın! Artık ne ararım, ne sorarım. Bir insan kardeşinin bile bu kadar nazını çekmez....
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
"Gece gelince, sakınırım uykuyu çağırmaktan. Çağrılmayı hiç sevmez tüm erdemlerin bu efendisi. Aksine, gün boyunca yaptıklarımı ve düşündüklerimi geçiririm aklımdan. Ve geviş getiren bir ineğin sabrıyla sorarım kendi kendime: Kendine karşı kazandığın on zaferin nelerdir? Neydi barıştığın on şey, on hakikat ve on kahkaha, yüreğine iyi gelen bu şeyler? Böyle hayaller kurarak ve kırk düşüncemin beşiğinde sallanırken, ansızın çöker üstüme uyku, çağırmadığım, erdemlerin efendisi. Uyku çarpar gözlerime, ağırlaşırlar. Uyku dokunur dudaklarıma, aralık kalırlar. Aslında sessiz sessiz gelir, hırsızların en sevimlisi, düşüncelerimi çalmaya gelir, ve ben şaşkın kalakalırım, tıpkı bu bedenim gibi. Ama uzun süre direnmem ona ben; çoktan yatmışım."
Haklısınız albayım." Oturdu. "Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: "Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım. 'Canım, bugün üzgün görünüyorsun, demek istemiyorum. 'İstemiyorsan buluşmayalım,' dedi geçen gün. Buyrun bakalım. Ben de çekilmez huysuzluklar etmiştim; bu sonuca katlanmalıydım. Ben ne yaptım? Neyse, geçelim albayım. Fakat beni anlıyor: Bütün geçmişimi anlattım ona, hep haklı çıktım. İşte böyle anlarda çileden çıkıyorum albayım: Kendimi unutup zafer sarhoşluğuna kapılıyorum. Oysa bütun bu ilişki bir can sıkıntısı yüzünden başlamıştı."
Atatürk, Ali Fuat Cebesoy'a anlatıyor: "Gece geç vakitlere kadar oturduğumuz günlerde sabahleyin biraz geç uyanırsam Hikmet Bayur, beni koltuğunda dosyalarla her yarım saatte bir sormaktadır. Nihayet uyandığın zaman yanıma gelir, dosyaları bırakmıştır. Beni bu saatte işlerle yormak istemediği anlaşılıyor. Her günkü sorularına başlar:
Sayfa 100 - Güven KitabeviKitabı okudu
181 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.