"Ne güzel, değil mi? İnsanın yağmura ayıracak boş zamanının olması başlı başına bir mutluluk bence. Yaşama sanatı denen şeyin içinde bu da vardır mutlaka... Bak aklıma ne geldi, çay yapayım mı? Bu havada ne güzel çay içilir!"
Bir Solgun Adam
Bir Solgun Adam
Sayfa 128
Ölü Ozanlar Derneği Kitap + Film
Kitabını okuduğum daha sonra filmini izlemiş olduğum bu harika eser adına bir ileti paylaşmak istedim. Aslında bunu bir konsept olarak "Beyaz perdeye aktarılan kitaplar serisi" olacak şekilde diğer eserler içinde uygulamak fena bir fikir değil sanırım. Çünkü iki ayrı sanat dalı olan edebiyat ve sinemanın esasında birbiriyle oldukça bütünleşik olduğu gerçeğinden hareketle, bu iki dalın birbirine kaynak olup, birbirini beslediği örnekleri sunmak ve beraber değerlendirmek bence çok daha anlamlı. Esere dönecek olursak eğer; film de en az kitap kadar etkileyici. Hatta eseri okurken hissedemediğim ya da farkına varamadığım belli duygu ve düşünceleri filmin oldukça etkili bir şekilde aktarmayı başardığını söyleyebilirim. Ayrıca oyuncuların birbiri ile uyumu, yansıtılan bağın samimi ve gerçekçi olmasını sağlayarak sizi sanki Welton akademisinin bir üyesiymişsiniz gibi okulun ve hikayenin içine çekiyor. Ayrıca bu eser, yazımın başında belirttiğim "filmi olan kitaplar" kategorisinden çok "kitabı olan filmler" kategorisine alınırsa daha doğru olacak. Nitekim eser öncelikle bir film olarak seyirciye sunulmuş sonrasında ise bir kitap olarak okur karşısına çıkmış. Buna ilaveten, kitap ve filmin birbiriyle oldukça uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak filmin En iyi özgün senaryo Oscar'ı olmak üzere birçok adaylık ve galibiyet almış olduğunu da -başarısına vurgu yapmış olmak adına- belirtmeden geçmeyelim. "Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben hep daha az kullanılanı seçtim. Bu hayatımdaki tüm farkı yarattı." İyi Seyirler.
Reklam
Bayramda ailemle yazlık olarak addettiğimiz köy evine geldik hepsi gitti aileleriyle ben ve yalnızlık modum yazlıkta kaldık.. yalnızlığı bazı sebeplerden seviyorum kafama göre yemek yapıyorum istemiyorsam hiç yemiyorum bugün gibi.. dün akşam yemeğine sarma yaptim yarım saatte topla lahanaları kaynat sar pişir.(yemeği yaparken bahçeyi de suladım in çık yoruldum).. bir tane dalından salatalık ve sütü peynir yaptım bir kaşıkta peynir ve ta da akşam yemeğim hazır.. klinikte de akşam yemeği fırinda ızgara somon ve bir avuç kıvırcık çeşitlerinden.. basit ama tok ve üzerinde düşünmeye değmeyecek kadar basit.. yalnızlık bazen güzel bence yalnızlık özgürlük ile aynı şey de değil..
Değil mi?
Bence ben henüz yerimi bulamamıştım bu hayatta...
Kadının en eski ikilemi çocuk doğurmak ya da kendini öldürmek değil mi zaten. Ben böyle iki seçenek arasında gidip gelince neden şaşırdın canım. Her istek eyleme dönüşecek diye bir şey yok. Bak, hiç olmazsa ortaya bir sürü laf çıktı. Öyle ya da böyle, bugünlerde buna bile şükredeceksin. Yüreğimizi kırk yılda bir hızlandıran ufak heyecanları artık yazamaz olduk, biliyorsun. Sözcükler hemen geri gidiyor yuvasına. Yüreği tüketenler ise bak nasıl dilde. Mesela ben bir dostu özledim. Yarın da bu özlemi bir güzel allayıp pullayıp yazacağım. Hiç bitmeyecek yonttuğum kara imgeler. Sen de bir köşede durup izlersin, ah vah dersin belki. Aman, diğer seyircileri rahatsız etme de. Hem gözlerindeki bu fazlaca kaygıyı hiç beğenmedim. Sen bence ne felsefeden ne siyasetten ne de sanattan anlıyorsun. Temsil edileni bir çocuğun sezdiği kadar bile sezemiyorsun. Hadi başka sirke.
Kısa hayatlar ve parçalanmış kitap.
Aslında kitaba dair fikrim başlıktan da anlaşılıyor. Gülseren budayıcıoğlu sevdiğim bir yazar normalde. (Tabii bazı yönlerini görmezden gelirsek) haliyle kitaplarını da seviyorum. En azından bildiğim kadarıyla okuduklarımı seviyorum. Ama bu kitap farklıydı. Ve tabii ki de bu kısım kişiden kişiye değişen bir olay. Çünkü kitap adında da gözüktüğü gibi, farklı farklı kadınları birkaç sayfada ve haliyle farklı olaylarla anlatmış. Ve benim şahsen beğenmediğim kısım işte burada başlıyor. Çünkü bence kitabın bütünlüğü bozulmuş bu nedenden dolayı. En azından ben böyle düşünüyorum çünkü kitabın bağlayıcılığı gitmiş ya da direkt oluşmamış gibi geldi. Çünkü deminden de dediğim gibi Tamam başlığa çok uygun bir hikaye var içinde bölük pörçük de olsa ama kitap bir bütün olarak değil de sanki sadece o 2-3 sayfadan oluşuyormuş gibi bir izlenim veriyor ve bu yüzden kitaba bağlanamadım ya da benimseyemedim o yüzden bir yorumda yapamadım açıkçası ve kitapta fazlasıyla sıktı bu yüzden de yarım bıraktım. Yani okuduğunuz kitaplarda bir bütünlük arıyorsanız , bir olay örgüsü arıyorsanız ya da ne bileyim En azından kısa süreliğine de olsa bağlanabileceğiniz bir şey arıyorsanız tavsiye etmeyeceğim bir kitap. Ama ben birkaç saatte okurum Yeter ki nasıl bir şey olduğunu bileyim diyorsanız ve sorun etmeyecekseniz ve çerez niyetini okuyacaksanız okunabilir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.