Ama gözün, kaptırmadan kendini, Uçurumlara dalmayı bilirse, Oku beni, öğren sevmeyi beni;
Karanlık sularda kalır soğuğum Beni kar gecelerinde oku Kör duvarlar, ölü aşklar boyunca
Reklam
Gerçek bir hayat hikâyesi olarak değil, gülüp geçtiğin basit romanlar gibi oku beni.
Çünkü o ne Marx'i bilir ne de Lenin’i görmüştür. Annesini de görmemiştir hiç. Umudu da olmamıştır. Güzel günler göreceğine dair bir hayali de. O gözlerini kapar ve karabasanlar görür. Annesinin kendisini doğurduğu ve kendisini öldürdüğü memleketi görür. Rüyasında dilleri çatallı sevgililer, metro istasyonlarının kıvrımlı derinliklerinde
Gerçek bir hayat hikâyesi olarak değil, gülüp geçtiğin basit romanlar gibi oku beni. Bir iz kalsın ardımda, ama okunduğu anda unutulacak bir iz. Unutulmayacak bir iz bırakan adamlardan değilim.
Reklam
Gerçek bir hayat hikayesi olarak değil, gülüp geçtiğin basit romanlar gibi oku beni.
Keşke öpseydi..
"Anlıyorum," dedi Alec. "Önce Clary, sonra elin, şimdi de ben. Canın cehenneme, Jace." "Bana inanmıyor musun?" diye sordu Jace. "Güzel. Bildiğini oku. Hadi. Beni hemen öp."
Yapmayın böyle şeyler :-)
Belki kitapları bana verir diye her akşam mutlaka kaptan dayılara uğrayıp kitap okuyorum. Sabahın köründe gidiyorum. Benden bıksın ve "Al şu kitapları da git evinde oku!" desin diye değişik planlar yapıyorum. Bazen yüksek sesle okuyorum. Bazen yere yatarak okuyorum. Münasebetsiz zamanlarda gidip okuyorum. Onlara misafir geliyor mesela, ben de gidip salona oturuyorum, kitap okumaya başlıyorum. Hani belki rahatsız olur da beni evden kovar, kitapları da arkamdan atar diye bekliyorum ama yapmıyor. Aşırı sabırlı bir adam...
Sayfa 177 - Taze KitapKitabı okudu
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
İçerde konuşulanları duyabilmek için kulağımı kapıya, anahtar deliğine dayadım. Bütün ayrıntılarıyla annemin bir sözü kulağımda. Annem, babama diyor ki: - Oğlum yatılı okulda okuyor ya, onun için gözlerim açık ölmüyorum... Oysa ben okuldan kaçmıştım, bir daha da okula dönmek olanağım yoktu. O denli çok zaman geçmişti ki, dönsem bi­ le artık beni okula bir daha almazlardı. Benim okul kaçkını olduğumu ne annem, ne babam bili­ yordu. Annemi ölüm döşeğinde kandırmıştım; bu bana çok ağır geldi. Okuyabilmek, okula gidebilmek için çırpınmamın tek ve baş nedeni, işte kapı arkasından duyduğum, annemin bu son sözleridir. Kendimi anneme borçlu, sorumlu, yükümlü bulu­ yordum. Ne yapıp edip okumalıydım. Annem o sözleri söy­ lemeseydi, ben de o sözleri duymasaydım, bir daha hiç oku­ la gidemezdim, okuyamazdım.
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak, beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Bir acemi oyuncu nasıl beceriksizse Sahnede korkusundan donakalmış dururken Nasıl fazla duyguya kapılınca bir kimse Zayıflarsa yüreği gücünden kudururken, Benim de bu korkuyla güvensizlikten işte Sevgi törenindeki duam aklımdan çıkmış, Sevgimin gücü beni paramparça etmiş de Aşkın bütün yükünü omuzlarıma yıkmış. Öyleyse kitaplarım söylesin güzel sözler, Sussun dilli gönlümün dilsiz laf ebeleri, Onlar sevgi dilenir ama bir çıkar bekler; Gönlün sözü, bollukta hepsinden çok ileri. Sessiz aşk ne yazmışsa onu oku ve öğren, Aşkın ince aklıdır gözlerle duyup bilen.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.