Yaşam ölümle lekelenmişse ve ölüm yaşamı reddediyorsa, in­ sanın oluşunun bir anlamı var mıdır? Var oluşla ilgili dokunaklı olan şey de budur. Şeyler hayat içerisinde, hayata göre bir ereğe/sona sahiptir. Bu içkin bir erektir. Günümün, planlarımın bir anlamı vardır. Anlamı olmayan, bütündür. O zaman benim hayatım başkaları için bir şey ifade
Sayfa 25 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Ölüm genelde vuku bulan bir olay, ama benim için sadece bir olasılık. Bu hileye bir teşvik değil mi? Evet, devamlı kendime hile yapıyor, kendimi kandınyo-rum. Zaten işte bu yüzden ölüm düşünülebilir ve yaşanabilir. Sorun derinleştirilmiyor. Bir nevi korumacı bir yaklaşıklık/ kestirim (approximation) söz konusu. Bunu komşumuza/ yakınımıza uygularmış gibi davranırız. Ben, bu kitabı ya­zarken konu benimle ilgili değilmiş gibi kendimi sorunun dışında tutuyorum. Beyimiz yüksek perdeden konuşuyor, beyimiz ölüm üzerine bir kitap yazıyor. Ölüm başkalarının alnına yazılmıştır ve o da başkalarının ölümü üstüne felse­fe yapıyor... Siz ve benim dışımızda herkes ölecek. Ölüm nutukları çeken ben. Bana ölüm hakkında sorular soran siz. Büyük bir güvenle, ölümü sadece yoldan geçenlerin başına gelebilecekmiş gibi düşünürüz. Asıl hile bu, ölümü sürekli bir sonraya bırakma, bir erteleme ile başkalarına uyarlamak. Bu da var olma zorunluluğu ile gerekçelendirilmiştir. Sürek­li olarak bu hileyi gerektirir. Jacques Madaule² “Öleceğimi biliyorum, ama buna inanmıyorum.” der. Biliyorum, ama buna şahsen ikna olmuş değilim. Buna tamamen ikna olsay­dım, kesin emin olsaydım, artık yaşayamazdım. Bu durum­ da, onu diğerlerine uyguluyorum. Başta, yakınımdakine... ² Jacques Madaule, Considération de la mort, Corréa.
Sayfa 23 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Reklam
Ben olsam ben de benim gibi olmazdım, böyle olacağını bilseydim, ruhlar aleminde "böyle bir hayat yaşamak isteyen biri var mı" diye sorduklarında deli taklidi yapardım.
424 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yazar, Stanford Üniversitesi'ndeki Davranış Tasarımı Laboratuvarı' nın kurucusu ve yöneticisi. Stanford' lu okuduğum ikinci yazar. Diğeriyse Jo Boaler' di. Bu kitabı daha önce almış ve biraz okuyup yarım bırakıp, elden çıkarmıştım. Uzun bir süre sonra yazarın okuduğu üniversiteyi görünce tekrar ön yargısız aldım. Kitabın başlarında davranışların olabildiğince küçültme vurgulaması yapıyor. Hatta kitabın bir bölümünde zihnimizde 'küçültme' kavramını bile karmaşık yaptığımızdan bahsediyor. Yani davranışlar küçültülmediğinde 'ya hep ya hiç' kurbanı oluyor. Kitapta hem en çok beğendiğim hem de yazarın da savunduğu şey, küçük davranışların hemen sonrası 'kutlama' alışkanlığı. Buradaki mantık şu. Duygular alışkanlık yaratır. Küçük bir davranışın hemen sonrasında bir 'duygu' olan kutlama(parlama) yaparak alışkanlık oluşturuluyor. Davranışın en küçük hali+ kutlama= Davranış devam etmesi. Benim için baya zihin açıcı bir kitap oldu. Beklentiniz normal olsun. Öneririm.
Küçük Alışkanlıklar
Küçük AlışkanlıklarDr. Bj Fogg · Pegasus Yayınları · 202153 okunma
İşte Otuz Yıldır
Bıraktığım zaman iğreti yaşamayı ve sırıtmayı kendim olabilmek için elinin değmesiyle Alın şu ruhumun kitaplarını alın da açın rasgele bir yerinden Parçalayın en iyisi anlamak için Kokuyu da gizemi de Açın sayfaları bir hoyrat parmakla buruşturun yırtın Bir şey kalır onlardan yalnız Bir mırıltı bir nakarat Bir şey anlatmayan bakış Uzun bir teşekkür kekeme O çayır gibi mutluluk Çocuk- Tanrı'sı karasevdamın Duaların Ave Maria'sı Sürüp giden uykusuzluğum. Açan göğüm çiçeklerim Ey aklım ey çılgınlığım Mayıs ayım ezgilerim Cennetim yangınım benim Elsa yaşamım evrenim
Louis Aragon
Louis Aragon
Türkçe'de şöyle deriz: "Sen benim seçimimsin" Ama Şiirde şöyle deriz: "Yıldızlarla parlama fırsatım olsa bile yine de seninle yağmurun altında oturmayı seçerdim"
Reklam
Şöyle seven... Var bir hayalimiz...
"Sen benim. Boş cümlelerime en uygun kelimesin Bilge. Her yere yazdım seni. Hiç bir yerde yanlış durmadın. En çokta buradaki boşluğa yazdım. En doğru cevap sen oldun. Ben sana biraz yandırdım yani Bilge. Yani sende yandır demiyorum ama zahmet olmazsa, sen de düşür müsün hiç senin cümlelerine... Eklemeyi. Beni... Özne olarak..."
Barbaros...Kitabı okuyor
Ben seni seviyorum ve sanırım toplum buna hazır. Umurumda bile olmaz nükleer denemeler. Bıraktım Nietzsche'yi, Kant'ı. kafam hiç karışık değil. Ruhum en güzel yaşında ve sen yeterince büyüksün. Kitaplarda tanıdığım tüm kadınlardan güzelsin.. Ben seni severim ve ikimiz de bundan yararlanırız Şiirler demlerim sana otlar yetiştiririm. Beşiktaş'ın maçı olur mesela, Diğer kanalda da senin sevdiğin dizi. Maç için öbür odaya geçmem, Seninle dizi izlerim.. Ben seni severim ve rabbim buna razı olur. Diyalektik dediğin zaten kanıtlanmamış bir varsayım. Kanıtlansa da fark etmez şu dakikadan sonra. Olsa olsa aşkımıza teorik gerekçe olur. Ben seni severim gülüm hadi bana iş çıkar. İşim gücüm sen ol benim ben seninle çok güzelim. /Ali Lidar/
Gitmeyi iyi bilirim. Gitmek istemeyi de. Her yerden ve her zaman. Her şeyden ve herkesten gitmeyi. Benim için zor olan kalmaktı hep. Ama gün geliyor zoru başarıyorsun. Gitmek artık bir ihtimal bile değilmiş gibi sakin, ait olmak hâlâ mümkünmüşcesine mütevekkil, olduğun yerde yeksan duruyorsun öyle. Kalıyorsun... Zira gitmek hiçbir zaman kaçmak değildi sadece. Arıyordun. Bulamayacağını, her seferinde biraz daha çok bilerek...
Yasemin Çongar
Yasemin Çongar
Reklam
belki bir kereliğine de olsa işlerin benim istediğim şekilde gideceğini ve karmanın bana müsamaha göstereceğini düşünmüştüm.
İnsan unutabilir bazen her şeyi; geçmişinden başlayarak, çocukluğundan ilerleyerek, hayallerinden tüketerek, bugünlerinden ümidi keserek, geleceğinden soğuyarak. İnsan unutabilir bazen her şeyi; kendini unutmadan öncesinde varlığının değerini, can sızısını, can acısını, tükenişini ve en büyük hakikati. Bazen de unutmak için hatırlamak gerekir.
“Sevmediğim bir sevgilim var” dedi biri.. “Üzülme” dedim. “Benim de sevgilim olmayan bir sevdiğim var.” "Hayat, birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısadır." Sarah Jio
Bir insanı tanımadan (bilmeden) onu saymak ola- naksızdır. İlgi ve saygı eğer bilgi tarafından yönlendi- rilmezlerse kör kalırlar. Eğer ilgiyi bilgi doğurmamış- sa, boştur. Bilginin birçok katları vardır, sevginin bir görüntüsü olan bilgi, dışta kalmaz, öze işler. Bu bil-giyi ancak, kendime gösterdiğim ilgiyi, diğer insanla- rı oldukları gibi
Sayfa 36
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.