"Âşıkam meftûn-u cânân olmayan bilmez beni,
Hançer-i aşk ile kurbân olmayan bilmez beni,
Anlamaz ahvalimi her sûfî-meşreb müddeî,
Bâde-nûş-i bezm-i irfân olmayan bilmez beni.."
Hayırlı olan şey, barışı getirecek olan sözleri nakletmektir, bu amacı gütmeyen hiçbir söz nakil edilmemeli, aksi halde gıybete düşmek işten bile değil, gıybetse büyük bir günahtır.
Gesi bağlarında dolanıyor
Yitirdiklerimi, yitirmediklerimi aranıyorum...
Çünkü insanlar arasında engel,
Yalnız dağlar değildir;
Bazı anılar, bazı ölülerle sağlar,
Göz önündekileri bile ayırabilir bizden.
Gesi Bağları, bazen Taksim bazen Limmat kıyıları,
Bazen Berlin veyâ başka şehir olabilir...
Ben bugün beynimin Gesi bağlarında,
Bir tek selâmına güveniyorum;
Selâm geliyor arasıra ölümden,
Senden bir ses geldiği yok.
Hüsrev Hatemi
"Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına.."
07.04|
Yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
Yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
Amansız bir ütopya üfleyen pencereler
Lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
Önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
Hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
Arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
Hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler
Söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
Yeniden bir nil olup taşar mıyım çöllere
Kim giydirir başıma tacını nihayetin
Kim takar bileğime hürriyet künyesini
Karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle..
.
.
.
Öyle inanıyorum ki günümüz gençliğine kitap hikaye, gazete veya dergi suretiyle sunulan bu kültürel gıdaların ciddi bir şekilde kalburdan geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz.