İçine doğduğumuz dünya, yaşayacağımız çevrenin koşulları, ebeveynlerimizin geçmiş deneyimleri ve bizi büyütürken içinde bulundukları ruh hali, nasıl bir insan olacağımızı ve nasıl hayatlar yaşayacağımızı ne kadar belirleyebilir?
"Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Cevapları şimdi arama. Ṣu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaṣayamazsın. Belki daha ileride, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabı yaṣarken bulacaksın."
Rainer Maria Rilke
Bilinçaltı, bilinçli zihinden daha çok geliṣmiṣtir ve iki iṣleve sahiptir : derin düşünce ve bellek. İnsanların büyük çoğunluğunun düşünceleri zihinlerinin bilinçaltı düzeyinde yer alır. Burada bütün entelektüel analitik nedensellik, birçok bilimsel düşünce ve karṣılaṣılan problemlerin çözümü gerçekleṣmektedir. Burası bilgi yönetimi ve değerlendirme tabakasıdır. Aynı zamanda derin felsefi düşünceler de burada yer alır.
Bu maddi araç zihnin fiziksel dünyada faaliyet göstermek için kullanmakta olduğu makinadır. Bu nedenle ruhsal gelişmenin temel kuralı "Ben yalnızca bu beden değilim" kavrayıṣıdır.
Yogiler, zihin kontrolünün ve aṣkınlığının sağlanması için bedenin hormonal salgılarının uygun ve dengeli olması gerektiğini yüzyıllar önce farketmiṣler.
Pineal salgı bezi düzenli olarak çalıştırıldığında ya da Yoga pratikleri sayesinde "açıldığında" kiṣi, yüksek bilinç aṣamasına ulaṣır; geçmiṣi, ṣimdiyi ve geleceği "görebilir".