Dertler ülkesine kaçmışım almışım çayımı dert yudumluyorum “heyy”diyor biri “içme şu zıkkımı” “kolaysa sen yudumlama” diyorum . Oradan bir rüzgâr esiyor ,ses uğultulara karışıyor. Mecnun tüm olanlar karşısında uyuyor.
-B.K
(…)
bilmem bu kaçıncı kez hasretimi yaktığım
boyun büküp melül, mahzun baktığım
acıları yıkadığım göz yaşlarımla...
ihanetler kuyusu bu kuyu ahhh! Züleyha
biliyorum inmemeliydim bu kadar derine
güvenmemeliydim insan oğluna bu kadar
kervan geçmez, kuş uçmaz bir kıyıda...
(…)
(…)
Sana söyleyemediğim şeyler var,
Kocaman bir mevsim devrilirdi içimize, dünya hafta sonları da anlaşılmazdı
Üçüncü sınıf yazarların bohem tavırları çay bardakları kadar hatırlanmazdı
İşten kovulmalarım çok şiirsel değildi baştan anlaşalım Nato üyeliğimiz de öyle
Ali’nin gel’mediği günler kekelerdi öğretmenimiz, eğitim kadar milli, devlet kadar uzaktı
-İkinci yeni’den hiç etkilenmiyordu üstelik tebememe-
Fiş’lendiğimiz doğrudur, gözlerin altıpatlar, sana söyleyemediğim şeyler var
Kanun önünde eşittir öyleyse tüm karıncalar!
Sana söyleyemediğim şeyler var
Sana söyleyemediğim şeyler bahsi, dünyanın yenilmiş tüm çocuklarını da kapsar
-Bakkala veresiye yazdıran Meksikalı bir gerillanın
Sigarasını yakmak üzere gökyüzüne bakması da şiirdir, mesela-
Seni, seviyorum.
• Güven Adıgüzel - Açık Kalp Ameliyatı
şemsiye taşımak istemiyorum
ıslanmak daha güzelmiş
yitik kalbini arayan
bir şairin gözyaşlarıyla
yaktım sana dair isteklerimi
tutunmayacağım bulutlarına
avuçlamayacak yıldızlarını
gökkuşağına dokunmayacağım
ben bir samanyolu bedevisiyim artık.
kaybolan benliğim bir kirişe gömülü bulundu
kalıplar arasına sıkışmış şehirlerin isyanıydım oysa ben
kanım kesilip iliklerim donduğu zaman
tenimi kavurdu eksik demirlerin çilesi
acı bir kayıp hikâyesi bu
kırılmış insanın pusulası
yalnız ağır bir koku tarif ediyor insanlığın yurdunu
keskin, dayanılması zor bir koku
gerisi ötesiz bir coğrafya
çıplak ovalar, hırçın dağlar, yıkık şehirler
çekilmiş nehirler
vatan diye bedenime sarılışım
itiraf ediyorum
korkudandı
cılız, sessiz bir korkudan
beynimde harçlanan fikirleri
döşeyemedim sitelerin yapısına
çürük bariyerlerle çevrilmişti bahçeleri
ne bir portakal kokusu ne bir çocuk sesi
evlerin kenarlarında yalnız donmuş çiçekler
solmuş bir dağ menekşesi, ölü bir gül
delik bir semaver, yırtık bir hortum
kırık bir salıncak
buydu sarsıntıdan onlara kalan ancak
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
O'ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.
O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı. •Nurullah Genç
Açı doyurduğumda, hakareti affettiğimde, düşmanımı sevdiğimde. Bunlar güzel erdemler evet. Fakat ya dilencilerin en fakirinin, suçluların en gaddarının da kendi içimde olduğunu fark edersem ya şefkatime en muhtaç kişinin, sevilmeye en muhtaç düşmanımın kendim olduğunu fark edersem, o zaman ne olacak?
•Carl Gustav Jung
Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki
Parliamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..
(…)
•Ali Lidar
…
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına.
Özgür olmak.
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak.
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak.
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak.
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İsteyince Ay’a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?