Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet beklenen o açıklama. Ya da haberiniz olmayabilir de
Bismillahirahmanirahim 🇵🇸🇹🇷Arkadaşlar. Malumunuz, kampüsümüzde Filistin için intifada nöbetindeyiz. 13 günü aşkındır çadırda, etkinlikler ve gösteriler, söyleşiler, film ve kitap tahlilleri, kermesler velhasılı insanlarımızın dikkatini çekecek şeyler yapıp yaşayan bir vicdan oluşturmaya çalışıyoruz. Bunlar sürerken, bahar etkinlikleri yaklaşınca bizler rektörlük makamına, topluluk başkanları ve kampüs öğrencileri olarak dilekçe verip, şenlik olmaması talebinde bulunduk. Sağ olsun rektörümüz Hamdullah Şevli bey, bize bu konuda destek olup, benzer etkinlikleri, daha kapsamlı bir şekilde yürümemiz için talimat verip bize destek oldular. Filistine de bahar gelsin etkinlikleri adı altında, yaptıklarımızın çoğu hatta hepsi, Filistini anma ve hatırlatma motivasyonu içermektedir. Elhamdülillah Unutmammak ve unutturmamak için bir çabamız ve destekçilerimiz var.. Güneş onlar için doğana dek onların haklılığını ve zalimlerin zulmünü konuşacağız.. 🇹🇷🇵🇸
Reklam
"Gün bitti ay doğdu kurt burada, çakalların nerde aslanım?" - Doğu Bey
Bir Öykünün Ardından
Çoğu cephesi kırık dökük, ağır aksak ilerleyen bir hayatın içinde yazmak, anlatmak kaygusu beni sıkı sıkıya bağlıyor yaşadığım günlere. Yaklaşık iki senedir aklımı kurcalayan, nereye gitsem benimle birlikte gelen bir öyküyü nihayet bugün bitirebildim. Öyle aman aman bir öykü değildir, altı yedi sayfalık, kendi hâlinde bir öykü. Lakin bitirebilmenin sevinci, çok şeyleri düzeltiveriyor bir anda. İlhan Berk'in "Bir ağacı bu evleri sarı ters bir kuşu düzeltmek" demesi gibi. Bu akşam, Allah izin verirse, oturacağım, sırtımı yaslayacağım bir koltuğa, şöyle gönlümü dinlendireceğim. Şükür... Öykünün son cümleleri: "Telefonu masaya koydum, koltuğuma oturdum, düşündüm. Hepi topu iki insan vardı yeryüzünde. Necati Bey durmaksızın kapılar, pencereler açıyor ama o öbürü yok mu öbürü; bütün kapıları, pencereleri birer birer kapatıyordu."
Türkçü camianın günümüz de halen devam eden, kıralcı, cahil ve takım elbise giyinip poz vermeyi dava sananlardan günümüzün Türkçülerinin ağzı yandığı gibi, Atsız Bey'inde canını sıkmış besbelli. belki de yetişecek olan Türkçülere bir nasihat olarak bu "Deve uçtu" örneği verilebilir. Ne yazık ki bizim camiada, şahsi ihtiraslar ve tabii şahsi olan birçok şeyler davadan çok daha mühim oluyor. Türkçülüğü kullanıp yükselmeye çalışanlar bir iki başıbozuk tarafından alkışlanarak yerkabuğunun altında ve bir serap için de yaşamağa çalışıyor. Türkçülüğü yükseltmek için yaşayanlarda ATSIZ oluyor.....
Tucecek

Tucecek

@Tucecek
·
21 Mayıs 14:49
1944 olaylarına kadar insanlara inanan bir tabiatım vardı. "Deve uçtu" gibilerinden tabiat kanunlarına aykırı bir şey olmadıkça söylenenlere inanıyordum. 1944'te insanların ne Hint kumaşı yahut Amerikan naylonu olduğunu anladıktan sonra, büyük adam denilenlerin mikrop kadar küçük çapta bulunduklarını gördükten sonra inancım değişti. Şimdi "deve geviş getirdi" deseler inanmıyorum. Çünkü insanlarda geviş getiriyor...
Yusuf’un babası, erki hep göze batan bey “Bak oğlum” diyor “Buraya kadar geldik” “Seni görmek, sana dokunmak fırsatına erdik” “Bizden bir oğul kaçırıldı, can yakan bir şeydi bu” “Bu yanık can” “Nasıl avutsun babası kaçırılmış çocuğu?” “Yok mudur bir yolu ki” “Cinlere sor bakalım” “Oğlunla ve Şivekâr’ınla” “Yeni bir hayat kurasın?”
Reklam
Özgür bey midem kazındı bir parça ekmek var mı??
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
İFADE Yaz kâtip, dinle hâkim bey, Anlatacağım mühim şey: Doğu, batı, güney, kuzey Kanım öksüz, etim öksüz; Yurdumda milletim öksüz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.