Her zaman susuzluk çekmek ve hiç bir şey içememek, işte on yıldır böyle yaşıyorum, kızlarımı görmeden öleceğim dedi gorıot baba...
Bütün servetini kızları için harcayan gorıot baba'nın terk edilişi ve yoksulluğa itilişi.. hiç bir kitap benim canımı bu kadar yakmamıştı bunu söylemek istiyorum. Bir babanın evlatlarına olan sevgisi, onlar için girdiği zorluklar bütün servetini kaybetmesi kızları ve damatları tarafından kapının önüne koyulması.. Balzac'ın detaycılığı sayesinde romanı yaşıyor insan.. başta biraz sıkıcı gelsede sonrası acaba ne olacak acaba ne olacak diye ilerliyor.. o yüzden başlangıca aldanarak kitabı bırakmayın..
Yüksek sosyeteye dahil olmak isteyen genç öğrenci Eugéne gerçekte sosyetenin ne olduğunu anlaması görünen o büyülü dünyanın bir pislik çukuru olduğunu görmesi yaşadığı tutku aşk hepsinin aslında büyülü bir perdeden görünen masal olması.. acaba acaba acaba..
Ben bırakmak istesem de ha gayret diyerek bu kitabı bitirmeme vesile olan değerli insan Mikail bey'e de teşekkür ederim.. yeni bir okur olduğum için etiketleyemiyorun.. :)
Babamın tek kız çocuğu olarak şunu düşündüm, benim babam da bana böyle düşkün ona daha sık seni seviyorum demeliyim şimdi varken yanımdaken.. mutlaka okuyun ve daha çok seni seviyorum demeyi ihmal etmeyin..
Goriot BabaHonore de Balzac · İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,9bin okunma
Kardeşimin Hikayesi Zülfü Livaneli ile tanıştığım ilk kitap daha önce neden kitaplarını okumadım bilmiyorum ama geç kalmadım diye düşünüyorum.
Bu kitabı kapak fotoğrafı dikkatimi çektiği için almıştım. Kitabı bitirdikten sonra iyi ki aldım dedim. Kitabı bitirdikten sonra etkisinden çıkmam bir zaman aldı. Konusuna geleyim. :))
Emekli mühendis Ahmet Bey sakin bir sahil kasabasında kitapları ile yalnız yaşar. Kasabada görüştüğü çok az insanlardan biri olan Arzu'nun cinayetiyle hikaye başlar. Cinayet soruşturması için gelen gazeteci kız Ahmet Bey ile tanışır. Cinayet soruşturması sırasında gazeteci kızın hal ve hareketleri Ahmet Beyin dikkatini çeker ve bir çeşit aşkla bağlandığı gazeteci kızı yanında tutmak ister. Gazeteci kıza yıllarıdır kimseye anlatmadığı aile sırrından bahseder. Kitabın sonunda katili ve Ahmet Beyin gizemini çözer. Katilin kim olduğunu öğrendiğinizde küçük bir şok geçirebilirsiniz. :)))
Kitabın dili sade, açık, anlaşılır ve akıcı okumaya başladığınızda elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Şahsen ben bırakmak istememiştim :)))
Umarım sizde kitabı okursunuz. Keyifli ve iyi okumalar. :)))
"Ya doktor, bir insan başkasını cezalandırmak için hakkaten kendini öldürebilir mi? Olabilir mi ya böyle bir şey?
Zaten intiharların çoğu başka birini cezalandırmak için yapılmıyor mu Savcı Bey?''
🎬 Bir Zamanlar Anadolu'da • (2011)
Benim için mutluluk bir yandan kalabalık bir ailenin gürültüsünü işitip güvenini ve şefkatini hissederken, insanın aynı zamanda yalnız kalıp kağıtla kalemle, boyayla fırçayla kendine yeni bir dünya yaratmak için sabırsızlık, hatta öfke duymasıdır.
Mustafa Kutlu 'dan okuduğum ilk kitap. Yazarı okumak istiyordum sonunda bir kitabını okuduğum için çok mutluyum. Dili kesinlikle beklediğimden daha güzel. Çok samimi bir üslubu var. Ne ara ilerledim de kitap bitti anlayamadım. Karakterin hayatına çok güzel bir şekilde dahil oluyor, kendimiz ile içselleştiriyoruz.
Hikaye ve olayların yaşandığı
Canım öğretmenim,
Çağdaş Türk kadını temsilcilerinden, "Edebiyatın annesi" güzel kadın Halide Nusret Zorlutuna...
Naif kalemin, beni öyle yerlere götürdü ki...Hissedişler, hissedilişler öyle anlamlı ki...
Bu esere "Roman" demek bilmem ki doğru mu?.. Bu, zavallı bir gönül ve ömür hikâyesidir; Cennet'ten Cehennem'e düşen bir
Kitap temelde ava gidenin avlandığı mücadeleyle geçen bir kovalamaca öyküsünü anlatıyor. Ama ebeveyn-çocuk ilişkileri ve dostluk üzerine de çok önemli alt mesajlar içeriyor. Tilkiye Hanımın Tilki Bey’e duyduğu sevgi ve minik tilki yavrularının babasıyla olan diyalogları benim içimi öyle bir ısıttı ki… Dayanışma, birbirini dinleme, fikirlere değer
Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınıp yorumlanan, Tanzimat dönemindeki yanlış batılaşmayı anlatan bir kitap diye söze başlamak daha doğru olur.
İlk karakter olarak hiçbir emek vermeyip baba parasıyla her şeyi yapan, ve yaptığı her şeyi alafranga adı altında toplayan Felatun Beyden bahsediyor. Zevke ve kadınlara düşkün olan Felatun Bey parası ve zekasıyla her şeyi yapabileceğini inanan bir insan. İnsanları küçük görmekten zevk alan Batı'nın bütün kötü huylarını örnek alan bir Bey'dir.
Diğer taraftan kendini hep geliştiren, yokluktan gelip kendi emeğiyle parasını kazanıp ama Felatun Bey'in tam tersi olup alafrangalığa özenmeyen kitapta herkesin kalbini fetheden Râkım Bey. İşini aşkla yapan ve yaptığı her işi layığıyla yapan Râkım Bey'in hataları olmadı mı tabiki hataları oldu.
Kitaba elim istemeyerek gitse de iyiki gitmiş diyebilirim çok akıcı bir kitap. Ahmet Mithat arada kendi yorumlarını kattığı için kitabın akıcılığı kaybolsa da eserin kötü olduğunu göstermez bu.
"Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım." #Kemal
“Orhan abi herkes bilsin çok naçizane bir kitap okudum.” #Tayfun
Bu dâhiyane yazarın, naçizane kitabını Kırıkkale’den önem verdiğim bir dostum ulaştırdı bana. Gerçi zaten kütüphanemde olan bir kitaptı ve “illa benim okuduğumu oku,” dedi. Kitabın içerisinde bol bol da notlar eklemiş,