"Çukurova gavur olmuş, Çukurovada insanlık kalmamış. Eskiden de yoktu ya, şimdi hiç kalmamış. Ben de o dağlardan olurum kardaşlar." Arkasına döndü, elini uzaktaki yatık mavi dağların ötelerindeki görkemli, kıpkızıl tüten sivri Düldül dağına uzattı, "İşte o dağın, kurban olduğum, hasretimden öldüğüm o dağın eteklerinden, ak çağşaklı, mor yarpuzlu pınarlarından olurum. Oturun da yemeğinizi yiyin yavrular, kim bilir kaç gündür açsınız. Ah, bir de azıcık buz olsa da ayranınızın içine koysaydım... Şu sıtmalı fıkara..."