Sanatta "saf" ve "düşünceli" ayrımının "saf" tarafını en iyi anlatan filmlerden biri Woody Allen'ın "Kahire'nin Mor Gülü" isimli filmidir. Türk Sinemasında ise söz konusu filme öykünme bir senaryoya sahip olan Atıf Yılmaz'ın "Aaahh Belinda!" isimli filmi tüketim toplumunda bir aktrisin benliğinin oynadığı her reklam filmiyle giderek içine yuvarlandığı bir "saf"lık halini anlatır. Politik "saf'lığa bir örnek vermem gerekirse aklıma hemen Billy Wilder'ın "Bir,İki,Üç" isimli filmi geliyor.
Yukarıdaki bu üç filmi sanatta "saf" ve "düşünceli" ayrımının yapılarındaki kolay görünürlüğü açısından tavsiye ederim.
Orhan Pamuk'un 2011 yılında yayınlanan "Saf ve Düşünceli Romancı" kitabında (Harvard Üniversitesi'nde verdiği dersin notlarından oluşmaktadır) bu ayrımı ilk defa 1795 yılındaki makalesinde (Saf ve Duygusal Şiir Üzerine) kullanan Alman yazar Friedrich Schiller'e atıfta bulunarak bir roman yazarı ve okuru olarak bu iki tanım
Eternity and a day(theodoros Angelopoulos)
The seven seal(ingmar bergman)
Seven samurai(akira krusowa)
Close-up(abbas Kiarostami)
Bir zamanlar anadoluda(nuri bilge ceylan)
Ulysses gaze(theodoros Angelopoulos)
There will be blood(paul thomas anderson)
Ahlat ağacı (nuri bilge ceylan)
Rashomon(akira krusowa)
The 400 blows(françois truffaut)