Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaten parçalı bir şeyin parçalanmasını istemek sizce de anlamsız değil mi? Biz, bütünü oluşturan parçalardan bir kısmını görürken, diğerlerini görmüyorsak, gerçekte bütünü tanımıyor, bütünün ne olduğunu bilmiyoruz demektir. İnsanın bilmediği bir şeyi bölmeye kalkması da, zaten parçalı bir şeyi parçalamak istemesi kadar anlamsız değil midir sizce de?
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014Kitabı okuyor
Armstrong, "Dört kişiyiz. Katilin kim olduğunu bilmiyoruz," dedi. Blore, "Ben biliyorum," diye mırıldandı. Vera, "Benim de artık hiç kuşkum kalmadı dedi," dedi. Armstrong ağır ağır, "Sanırım ben de biliyorum..." dedi. Philip Lombard da, "Benim de bir fikrim var tabii..." dedi. Yine bakıştılar...
Sayfa 171
Reklam
Bilinmez, Olric, bilinmez. Yarın güneşin nasıl doğacağını, bizi uykudan ne zaman uyandıracağını, geleceğin bizim için neler hazırladığını ve daha bir çok şeyi bilemiyoruz. İnsanların içinden neler geçtiğini ise hiç bilmiyoruz.
Elimizde kalanlar yaşadığımız günlerin bir tortusudur.Şu gün ne veriyor,bilmiyoruz.Yıllar sonra tortusunu tadınca bileceğiz.
Şans! Gerçeği bilen yalnız Allah'tır. Biz birşey bilmiyoruz. Bizler onun kullarıyız. Kullar Allah'ın tohumlarıdır. Tohum, yavrum. İşte bütün insanlar budur. Allah bizi dünyanın her tarafına dağıtır ve: Üreyin kullarım - göreyim bakayım neler olacaksınız, der.
Bakıyoruz, İslam'ın çevreyle ilgili söylediklerine; insan yeryüzüne halife kılınmış ve yeryüzü ona emanet edilmiş. Biz bir emanet almışız. Dolayısıyla o emanete hiyanet etmeme, o emaneti bulduğumuzdan daha iyi bırakmaya gayret etmek mecburiyetindeyiz. Tabiat insanın emrine verilmiştir, madem onun kullanımına verilmiştir, intifa hakkı onundur, istediği gibi kullanır diyoruz. Oysa insan, yüz milyon canlı türünden sadece bir tanesi. Börtü böceğin, kuşun hakkı var. Cenab-ı Hak onları da bizi sevdiği gibi seviyor, onlar da bir himmet. Dolayısıyla bu iştah bize sirayet etmemeli, imkânlarımız nispetinde tabiatla hemahenk olmak zorundayız. Çünkü insan tabiatla, evrenle ahenk içinde olmazsa Allah'la ahenk içinde olmaz. Tabiata, yeşile dokunduğumuz anda el Hayy'ı, el Muid'i hissediyoruz, her şeyi kuşatanı ve her şeyi dirilteni hissediyoruz. Hayata nasıl anlam kattığını, her şeyi nasıl kuşattığını görebiliyoruz. Elimize bir taşı aldığımızda bilmiyoruz belki ama onun da kendine mahsus bir hayatı var, o da kendi dilinde Allah'ı zikrediyor, tespih ediyor.
Sayfa 47
Reklam
Sen kime çalışıyorsun acaba¿Büyümüşte küçülmüş...
"'Garip bir dünyada yaşıyoruz. İyinin ne demek olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz ama iyilik adına kötü olabilmek de bir erdemdir. Hiçbir kahraman masum değildir."
Sayfa 27 - Parola YayınlarıKitabı okuyor
Erken karar verme hastalığı!
Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış çok fakirmiş ama kralın bile Kıskandığı bir ata sahipmiş Kral bu at için ihtiyarı neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış bu at bir at değil benim için bir dost İnsan dostunu satar mı demiş. Bir sabah kalkmışlar ki at yok köylü ihtiyarın başına toplanmış seni ihtiyar bunak bu
Sayfa 129Kitabı okudu
II Postacı
''Juddy gibi işte.Onu kimseyle görmüyoruz , hangi ırktan olduğu belli değil , hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.Post-seksüel , post - ırksal , post - kimliksel , post - tarihsel.''Gülümsemişti ona,şaka yollu söylediğini belli etmek için herhalde. ''Postluğun üstadı Postacı Jude. ''
Sayfa 115 - Doğan Kitap YayıneviKitabı okuyor
devlet başkanları toplumsal devrim için önceden hazırlık yapmayı asla düşünmediler, devrim onlara rağmen ya da onların haberi olmadan gerçekleşti. ulusun en güçlü, akıllı ve ahlaklı sınıfları, devrimi yönetmek amacıyla zapt etmeye çalışmadı. dolayısıyla demokrasi, vahşi içgüdülerine terk edildi; şehirlerimizin sokaklarında baba ilgisinden mahrum, kendi başlarına büyüyen ve toplumun sadece kötü ve sefil yanlarını bilen şu çocuklar gibi büyüdü. iktidarı aniden ele geçirdiğinde varlığı hala bilinmiyor gibiydi. o zaman, herkes bir köle gibi demokrasinin en ufak arzularına boyun eğdi, gücün imgesi olarak ona hayranlık duydu; sonrasında kendi aşırılıkları nedeniyle zaafa uğradığında ise yasa koruyucular demokrasinin ne olduğunu öğretip kusurlarını düzeltmek yerine ihtiyatsızca onu yıkmayı tasarladılar ve demokrasiyi yönetim becerileriyle donatmak yoluna gitmeyerek sadece yönetimden uzaklaştırmayı düşündüler. bunun sonucunda demokratik devrim, yasalarda, fikirlerde, alışkanlıklarda ve teamüllerde böylesi bir devrimden fayda sağlanmasına yarayacak değişiklikler gerçekleştirilmeden, sadece toplumun şekli unsurları üzerinde etki etti. demokrasiye sahip olduk fakat kusurlarını hafifletip doğal avantajlarını ortaya çıkaracak araçlara değil. dolayısıyla neden olduğu kötülükleri şimdiden görüyor ancak sağlayabileceği faydaları henüz bilmiyoruz.
Reklam
"Ne müthiş bir serüven, dostum. Artık yaşayıp yaşamadığımızı bile bilmiyoruz."
Homeros'un hayatını hiç bilmiyoruz, Cervantes'in, Shakespeare'in ve Molière'inki hakkında da pek bir şey bilmiyoruz, ama bu durum bu yazarların evrensel olmasını ve üzerlerine kitaplar yazılmasını engellemiyor. Kişisel yaşama fazla değer veriliyor.
Elimizde kalanlar yaşadığımız günlerin bir tortusudur. Şu gün ne veriyor, bilmiyoruz. Yıllar sonra tortusunu tadınca bileceğiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.