Kamera yukarı kalkıyor ve bir zamanlar herhalde bir çarşaf olan bir şeyin üzerine boyayla yazılmış yazıyı görüyoruz: GECEYİ GERİ ALIN. bu yazı karartılmamış, okumamamız gerektiği halde. Etrafımdaki kadınlar iç çekiyorlar, odada bir hareketlenme var, otlar üzerinden esen rüzgarın yaptığı gibi. Bu bilmeden yapılan bir hata mı, yoksa çaktırmadan bir şey mi elde etmişti. Ya da görmemizi istedikleri bir şey mi bu, güvenliğin olmadığı o eski günleri anımsatmak için mi bize?
Bu sloganın arkasında başka sloganlar var, kamera kısaca yöneliyor onlara: SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ. HER BEBEK İSTENİLMİŞ BİR BEBEK OLSUN. BEDENLERİMİZİ GERİ VERİN. BİR KADININ YERİNİN MUTFAK MASASI OLDUĞUNA MI İNANIYORSUNUZ? Son sloganın altına bir masaya yatırılmış, kanlar içinde bir kadın çiziktirilmiş.
Siz geçiş neslisiniz, derdi Lydia Teyze. En güç durumda olan sizsiniz. Sizden beklenen fedakarlıkların farkındayız. Erkeklerin sizi aşağılamasına dayanmak zor. Sizden sonra gelenler için daha kolay olacak. Görevlerini gönül rızasıyla kabul edecekler.
Söylemediği şuydu: Çünkü başka anıları olamayacak.
Söylediği ise şu: Çünkü sahip olamayacakları şeyleri istemeyecekler.
Onu tanıyor muydun? Diye sordu Rita, her zamankinden daha da şüpheci.
Daha önceden tanıyordum diye yalan söyledim. Burada olduğunu duymuştum.
Rita bunu kabul etti. Kulaktan kulağa haber taşıma, bir tür yeraltı örgütünün olması gerektiğini biliyor.
İşe yaramadı, dedi.
Nasıl yani? Diye sordum, mümkün olduğunca tarafsız görünmeye çalışarak.
Ama Rita dudaklarını kenetledi. Burada bir çocuk gibiyim, bana anlatılması gereken şeyler var.
Bilmediğin bir şey sana zarar veremez, bütün söylediği buydu.
Zemini incelemek için diz çöktüm ve oradaydı, küçük yazıyla, ufacık bir yazıyla, çok yeni görünüyordu , bir iğne ya da belki sadece bir tırnakla çiziktirilmişti, en koyu gölgenin düştüğü köşeye: 'Nolite te bastardes carborundorum. '