Ne yaptığımı bilmiyorum. Kendime ait olmayan hareketler sergiliyor, insanlara kendimi tamamen gösteremiyorum. İçimde saklanan küçük kız kaçmayı düşünmediği halde sonu olmayan bir karanlığa zincirlerle mahkum ediyorum. Kendi kendimi kısıtlıyor, hayır diyeceğim soruların cevabına boyun eğiyorum. Kendime yakıştıramıyorum artık yaşadığım bu hayatı. Hatalarım yanlışa dönüşüyor, sadece seyrediyorum. Kendimde değilim. İçimde bir boşluk var sanki. Ama öyle bir boşluk ki bu; aslında hiç varolmaması gereken anılardan ibaretmiş gibi. Sesimi içime kaçıran, zihnimi her an düşünmeye iten bir karanlığın başlangıcı gibi sanki.. Ben ne yapıyorum bilmiyorum. Çok fazla sorguluyorum, o kadar fazla sorguluyorum ki; ne kadar sorgulamışsam o kadar dibe batıyorum. Doğruyu yanlışı ayıramıyorum, neredeyim ne yapıyorum hiç bilmiyorum. Sanki ruhum bedenimden ayrılmış, bütün hayatım yalnızca düşünceler okyanusunda boğulmaya mahkum edilmiş gibi. Dipteyim, en dipte ölümü bekleyen yaşlı bir bedenim sanki. Yaşama hevesim sönmüş, bakışlarım boşluğun aynası, ruhum ebedi bir mezarlığın yapı taşı, benliğim savrulmaya devam eden ölü bir denizin dalgası olmuş.. Elimde olmadan, izinsizce.
Olmuş ve bitmek üzere.