Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz. Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Bütün suç Yahudilerde, diyorsun. - Yahudi nedir? diye soruyorum. - Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, diye yanıtlıyorsun sorumu. - Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki? Bu soru karşısında afallıyorsun; kafan karışıyor, sakınımlı bir tavırla şu yanıtı veriyorsun. -Yani Yahudi ırkı demek istemiştim. - Peki, ırk nedir?
Reklam
Evlenilecek erkekler nasıl olmalıdır?
a. Müslüman ve dindar olmak: Evlenilecek erkek, mutlaka Müslüman olmalı, İslâm’ın imanını , ahlâkını taşımalı, ibadetlerini yerine getirmeli, İslâm’ın emirlerine uymalı ve haramlardan sakınmalıdır. Bir Müslüman’ın kızını , Müslüman olmayan bir kimseye vermesi ve bir Müslüman kızın (yahut kadının ), Müslüman olmayan biri ile evlenmesi, kesin olarak haramdır. Esasen böyle bir nikâh olmaz. b. Güzel huylu ve ahlâklı olmak: Karısı ve çocukları ile iyi geçinecek, onların sıkıntılarına tahammül edebilecektir. Onları terk etmeyecektir. c. Ailesini, helâlinden geçindirecek bir işi olmak: şanlı Peygamberimiz: «Allah, meslek sahibi mümini sever» diye buyururlar. Yine O; «Çoluk çocuğuna verilen nafaka, sadakadan üstündür», diye buyururlar. d. Kocalık vazifesini yapacak iktidarda olmak: Erkek «iktidarsız» olmamalıdır . Erkeklerde «iktidarsızlık», ya organik bir sebepten, yahut psikolojik bir sebepten olabilir. Bunlardan mühim bir kısmı «kâbil-i tedavi»dir. Tedavi için, erkeğe «bir şemsî yıl» (bir güneş yılı) kadar mühlet verilir. Eğer tedavi, bu zaman zarfında mümkün olmazsa, kadın «boşanma» talep edebilir. Tedavi, kısmen başarılı olmuş ve fakat iktidarsızlık sık sık nüksediyorsa, kadın da bundan mağdur oluyorsa, boşanmakta fazilet vardır . e. Yakışıklı olmak: Erkek, sıhhatli ise, akıllı ise ve kendini sevdirebiliyorsa başka bir şey aranmaz. Şanlı Peygamberimiz: «Erkeğin güzelliği lisanındadır» diye buyurmuşlardır.
Kendilerine müslüman ismini veren bazı insanlar var ki, Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın hükmünü istemeyen, mal, mülk ve iktidar sahipleri karşısında hayata ve dünya malına olan düşkünlükleri ve korkuları yüzünden sus pus oluyorlar. Bu durum, her zaman ve mekanda, din adamlığını meslek edinen bazı insanlar için de geçerlidir. Bu adamlar, Allah'ın ayetlerini, hayat metodunu ve düsturunu düşük bir metâ karşılığında satıyorlar. "Ayetlerimizi az bir ücret karşılığı satmayın." (2 Bakara/41) Bunlar, bâtıldan korkarak susmayı yeğlerler. Ya da küçük bir rütbe, görev, ünvan ve fayda karşılığı Allah'ın dinini tahrif ederek zorbaların meşruluğunu gösteren fetvalar verirler. Allah'ın dinini satmak suretiyle cehennemi satın alırlar. Güvenilen birinin ihanetinden daha alçak ve koruyucu konumunda olan birinin, bozguncu olmasından daha çirkin bir şey yoktur. Din adamları unvanını taşıyan bu insanlar, korumaları gereken dine ihanet edip onun hakikatini gizliyorlar. Bunlar, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemek karşısında sustukları gibi Allah'ın kitabına rağmen, kelimelerin yerlerini değiştirerek iktidar sahiplerinin arzusuna uygun fetvalar çıkarıyorlar. Allah'ın dininin davetçileri, yüklendikleri mesajı sunarken mahlukatı hesaba katarak davranmamalıdırlar. Kendilerini tebliğ, amel ve uygulama için gönderen yüce Allah'tan başkasından korkmamalıdırlar. "Allah'ın risaletlerini tebliğ edenler, ondan korkarlar. Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar." (33 ahzap/39)
“Irkçılar”a gelsin...
-“Bütün suç Yahudilerde, diyorsun. — Yahudi nedir? — Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, — Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki? —Yani Yahudi ırkı demek istemiştim. — Peki, ırk nedir? — Irk mı? Bunu bilmeyecek ne var, nasıl ki Alman ırkı varsa, bir de Yahudi ırkı vardır. — Yahudi ırkının özellikleri nelerdir? — Canım
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" şahitliğine dayalı olarak kainatın yaratıcı ve mutasarrıfının ortaksız bir tek Allah olduğuna inanmaktır. Günlük ibadet ve hayat faaliyetlerini bir tek Allah'a ait kılmaktır. Allah (Subhabehu ve Tealâ)'dan başka hiç bir kimseden hayat kanunlarının alınamayacağına ve tüm hayat işlerinde ilâhî hükümden başkasına boyun eğilemeyeceğine inanmaktır. İşte şehadet kelimesinin anlamı budur. "La ilahe illallah"a bu anlamıyla şehadet etmeyen bir kimse, kim olursa olsun; adı, lakabı ve soyu ne olursa olsun, şehadet getirmemiş ve henüz İslâm'a girmemiş demektir. Aynı şekilde üzerinde "La ilahe illallah" şahitliğinin bu anlamıyla egemen olmadığı bir ülkede Allah'ın dinine boyun eğip İslâm dinine girmemiştir. Bu toprakların üstünde yaşayanlar, "müslüman isimler" kullanıp müslümanların soyundan gelse de bu hüküm değişmez. O ülkelerin bir zamanların "Dar'ul-İslâm'ı" olması da bu durumu değiştirmez. Çünkü bu tür insanlar, gerçek anlamıyla şehadet getirmemişlerdir. Çünkü bugün şehadet kelimesinin gerçek anlamına uygun olarak Allah (Subhabehu ve Tealâ)'ya itaat eden ülkeler de yoktur.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.