Bir hayalim var;bir gün bu ulus ayağa kalkacak ve sorgusuz sualsiz kabullendiğimiz tüm insanların eşit yaratıldığı gerçeğini tam anlamıyla hayata geçirecek.
Martin Luther King
“Sayılır. Arada arada bir de olsa Ay’a gidip geliyorum. Bu gece kısmetse yine yolcuyum.”
Boş gözlerle bakıyorum adama. Hangimiz daha fırfırlı fıttırmışız acaba?
“Çocuklar artık astronot olmayı hayal etmiyor.” Diye yakınıyor. “Öyle büyük hayalleri yok kimsenin. Kimsenin hayali bile yok.”
Bir hayalim var mı diye düşünüyorum. Adam devam ediyor.
“Tabii devir değişti.”
“E tabii. Çelik de.”
...zaman zaman, imparatorlukların "halkların zindanı" olduğunu, halkların "kendi evlerinde", kendi sınırları dahilinde, kendi hükümetleriyle yaşamaya başlamak için bu imparatorluklardan kurtulmaları gerektiğini öne süren teorinin modern zamanların yıkıcı teorisi olduğunu bile düşünüyorum.
Bunu söylerken aklımda özellikle I. Dünya Savaşı'ndan sonra parçalanan çok-etnisiteli iki büyük yapı var: Parçalanması on milyonlarca insanın canına mal olan ve en berbat tiranlıkların ortaya çıkışını kolaylaştıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu; bölünmesi, tüm insanlık üzerinde dolaşan terör ve gerileme heyulasına yol açarak günümüzde de süren Osmanlı İmparatorluğu.
Bununla birlikte, bu imparatorluklara karşı herhangi bir nostalji duymuyorum. Kesinlikle yeniden inşa edilmeleri gibi bir hayalim yok. Ne Habsburglar, ne çarlar ne de sultanlar için böyle bir düş kuruyorum. Benim üzüldüğüm, imparatorluklar zamanındaki, aynı dine, aynı dile, hatta aynı tarihsel güzergâha sahip olmayan halkların aynı siyasal yapı bünyesinde yaşamalarını doğal ve meşru gören bir zihniyet halinin yok olması. Farklı dillere veya dinlere sahip olan halkların birbirlerinden ayrı yaşamalarının daha iyi olacağını savunan fikirle mücadele etmekten hiç vazgeçmeyeceğim. Etnisitenin,dinin veya ırkın ulus inşa etmek için meşru temeller oluşturduklarınıasla kabul etmeyeceğim.
“Kurmaya çalıştığım her hayalin kendini sürekli tekrar ettiği bir yeri var. Bir türlü ötesine geçemiyorum. Hayalim güzel başlıyor, ilerliyor ama bir yere geliyor, plak takılmış gibi oluyor.”
Bir hayalim var; senin gelinlik giydiğin… İstanbul’un sırf sen varsın diye daha güzel olduğu bir hayalim var. Benim bir hayalim var; çocuklarımın sana “Anne” dediği.
Susarak anlattım bütün gizliyi
Sakladım duygumu ben konuşarak
Bir acı tarlası sessiz yüzünde
Aşkı yürürlüğe koyma savaşı
İçimde bir düzen kaynaşmaktadır
Büyük ve çekingen bakışlarından
"Bir hayalim var,"dedi alçak sesle."Bu hayali ısrarla kuruyorum ama çoğunlukla hiç gerçekleşmiycekmiş gibi geliyor. Şöminesi yanan,bir kedimin bir de köpeğimin olduğu,döşemlerinde dostların ayak seslerinin yankılandığı bir ev hayal ediyorum. İçinde senin olduğun bir ev!"